

Gizli Tanık
160
aktarma yapılacaktır. Tanığın korunması sadece ceza muhakemesi iş-
lemleri ile sınırlı olarak kabul edilir ve bu şekilde anlaşılırsa koruma
amacına hizmet etmeyecektir. Bu bakımdan tanığın tanıklık görevini
yaptıktan sonra da korunması zorunludur.
Hukukumuzda düzenlenmemiş ancak karşılaştırmalı hukukta
çeşitli şekillerde yer alan koruma tedbirleri şöyledir: silah ruhsatı ve-
rilmesi, tanığın işe yerleştirilmesi, tanığa tehlike nedeniyle tanıklıktan
çekinme hakkı tanınması, tehlike nedeniyle tanığın dinlenmesinden
vazgeçilmesi. Tanığa tanıklıktan çekinme hakkının tanınması, tanığın
yaşam hakkının korunması bakımından önemli bir adım olacaktır. Her
ne kadar tanığın tanıklıktan çekinme hakkına sahip olması yaşam hak-
kı bakımından özellik gösterse de bu uygulama çok özellikli durum-
lara hasredilmelidir. Çünkü özellikle örgütlü suçlarda tanık sayısının
azlığı ya da yokluğu da göz önünde bulundurulacak olursa, maddi
gerçeğe ulaşma bakımından sıkıntılar yaşanabilecek, etkin bir ceza
adaleti sisteminden uzaklaşılabilecektir.
AİHS’de tanık koruma ile ilgili özel bir düzenleme bulunmamak-
tadır. Fakat Sözleşmenin 6’ıncı maddesi çerçevesinde düzenlenen
adil yargılanma hakkı tanıkların korunması bakımından yol göste-
rici olmaktadır. AİHM’nin içtihatlarında tanığın kimliğinin gizli tu-
tulduğu, tanığın sadece hâkim tarafından sorgulandığı durumlarda
savunmaya, tanığa soru sorma imkânı tanınmış olması durumunda,
sözleşmenin 6’ıncı maddesinin ihlal edilmeyeceği belirtilmektedir.
AİHM, tanık koruma tedbirlerinden olan tanığın kimliğinin gizli
tutulmasının belirli suç tiplerine bağlanması durumunu yeterli gör-
memiş, tanığın kendisinin ya da yakınlarının hayat ve vücut bütün-
lükleri bakımından somut bir tehlikenin bulunmasını aramıştır. Bu
nedenle, baştan bir katalog suç sayımı yerine somut olayın özellikleri
göz önünde bulundurulup bir değerlendirme yapılarak iş bu tedbire
hükmedilmesi, basit suç tipleri bakımından da tanığın kendisinin ya
da yakınlarının tehlike altında bulunması halinde dahi korunmala-
rını gündeme getirebilecektir. Mahkemenin, tanığın kimliğinin gizli
tutulması ile ilgili getirdiği ölçütlerden olan, gizli tanığın beyanının
kullanılması nedeniyle, savunmanın güç duruma girmesi halinde sa-
vunma hakkının başka usul tedbirleri ile güçlendirilmesi gerektiği
yönündeki görüşü dikkate alınacak olursa; ülkemizde hali hazırda