

TBB Dergisi 2012 (101)
Barış DUMAN
303
söz konusu olacak sınırlama, yasal düzenlemeye dayanmalı, ölçülü
olmalı ve hakkın özüne zarar vermemelidir. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 10. maddesi de belirtilen özgürlüğü de kapsar şekilde
sınırlama koşullarını yukarıdaki koşullarla kabul etmiştir.
Bu çerçevede verilen haber,
Kişilerin hayatı ve sağlığı gibi fiziksel özellikleri, özel hayat gibi
manevi değerleri ve mesleki-ticari itibar şeklinde belirecek saygınlı-
ğa zarar verici boyutta bulunmamalı; kişinin bu değerleriyle bütünlük
arz eden onuruna saldırı boyutunda örneğin hakaret,iftira teşkil ede-
cek içerik taşımamalıdır.
Özel hayatın
gizliliği kavramı Avrupa Konseyi Parlamenterler Da-
nışma Meclisi’nin 1970 tarihli ve 428 sayılı kararında tanımlanmış ve
kapsamı belirlenmiştir. Buna göre, “Özel hayatın gizliliği hakkı aslın-
da kişinin en az müdahale ile hayatını sürdürmesi hakkını içerir.
Özel,
aile ve ev hayatı, fizikî ve moral bütünlük, onur ve saygınlık, ki
şinin yanlış
tanıtılmasından kaçınılması, ilgisiz ve utandırıcı gerçeklerin açıklan-
maması, özel fotoğrafların izinsiz yayımlanmaması, özel iletişimin kö-
tüye kullanılmalara kars
ı korunması, sır olarak verilen veya alınan bilgile-
rin açıklanmasının engellenmesi bu kapsam içerisinde yer alır.”
17
.
Yine verilen haber, devletin ve toplumun korunması prensibiyle ha-
ber verme hakkı çatışabilmekte ve hakkın bu gerekçelerle sınırlanması
yoluna gidilebilmektedir. Ancak, bu iki değer arasında denge kurmak
her zaman kolay olmayacaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ver-
diği kararlarda, bu sınırlamaya ilişkin olarak, aleniyet kazanan bir bilgi-
nin haber olarak yayımlanmasının yasaklanmaması, kamusal güvenlik
için verilecek haberle ya da haber içeriği olarak ortaya konulacak dü-
şünceyle açık ve potansiyel tehlikenin somut olarak ortaya konulması,
şiddet ve isyana yönelik haberlerin yasaklanabileceği belirtilmektedir.
Kişisel haklar ve kamusal güvenlik gerekçesiyle getirilecek sınırla-
malardan sonra ele alınacak son koşulda haber verme hakkının ahla-
kın korunması gerekçesiyle sınırlandırılmasıdır ki bu sınırlama toplum
yapısı ve kültür düzeyiyle değişkenlik göstermektedir. Bu sınırlama
uygulamada çoğunlukla müstehcenlik boyutuyla ele alınmaktadır.
17
Salihpaşaoğlu, s.54.