

Askeri Ceza Hukukunda Askerlikten Kurtulmak için Hile Yapmak Suçu (AsCK 81)
352
iki suçunda birlikte oluşabileceği
107
yönünde kararlarına rastlamak
mümkündür.
Diğer bir durum izin veya istirahat süresini uzatmak maksadıyla
yapılan hileli hareketlerdir. Askerî Yargıtay, “
Hastanece verilen 7 gün-
lük istirahat kaydının önüne (on) yazısı ilave etmek suretiyle istirahat süresi-
ni 17 güne çıkaran sanığın kastı(nın), bir haftalık sıhhi izin süresini uzatmak
için sahteciliğe yönelik olduğundan, eylemi(nin) (mülga)TCK’nun 356’nci
Komutanlığına teslim etmesi karşısında, söz konusu hileli hareketlerinin, askerlik hizmet
yükümlülüğünden kısmen kurtulmak amacına matuf olduğu, yani kastının, daha az süre
askerlik yapmak amacına yönelik arzu ve isteğine dayandığı, bu nedenlerle eyleminin, as-
kerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu oluşturduğu…,Sanığın, söz konusu hileli
hareketlerini, henüz iznini tecavüz etmeden gerçekleştirmeye başlamış olması nedeniy-
le kastının, izinden dönmemek veya izin tecavüzü suçunu gizlemek olduğu söylenemez.
Bu nedenlerle, ibraz ettiği sahte belgelerin inandırıcılığına güvenerek kanuni izninden
zamanında dönmeyen ve sonuçta fiilen askerlik hizmetinden uzak kalmış olan sanığın,
askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu dışında ayrıca izin tecavüzü suçunu işledi-
ğini kabul etme(nin) mümkün (olmadığı)(Askerî Yargıtay Daireler Kurulunun 8.6.2000
tarihli, 2000/118-116; ve 28.5.1998 tarihli, 1998/74-79 Esas ve Karar sayılı kararları
da bu yöndedir)...Sanığın, iddianamede ortaya konulan eylemlerinin bir bütün hâlinde
zincirleme askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu oluşturduğu kabul edilip, bu
suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, izin tecavüzü
suçundan dolayı karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu suçtan
da mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”
As.Yar.DK., 13.05.2010, 2010/48-
44 EK. (TSK Net)
107
“…Trabzon Askerlik Dairesi Başkanlığı’nca hazırlanan idari soruşturma ve vaka
kanaat raporlarında; sanığın izin tecavüzü eylemi öncesinde muhtemel terhis ta-
rihinin 3.5.1999 olduğu, terhis olduğuna ilişkin kaydın şube bilgisayarına 7.5.2001
tarihinde işlendiği ve sanığın sahte terhis belgesini menfaat karşılığı kendisine
verdiğini öne sürdüğü Sivil Memur Ö.B.’ın 16.7.1999 tarihinden itibaren Torul As-
kerlik Şubesi Başkanlığı’nda çalışmaya başladığı belirtilmiştir. Gerek sanığın sa-
vunmaları ve gerekse bu tespitlere nazaran, sanığın istirahat süresinin bitiminde
kıtasına dönmemek suretiyle 11.3.1999 tarihinden itibaren işlemeye başladığı izin
tecavüzü suçunu sürdürüp bir daha birliğine dönmemek amacıyla ve en erken
adı geçen sivil memurun Torul Askerlik Şubesi’nde göreve başladığı 16.7.1999 ta-
rihinde sahte terhis belgesi temin etme cihetine gittiği anlaşılmaktadır.Sanıktan
fotokopisi temin edilen ve hiçbir yerde aslı bulunamayan sahte terhis belgesin-
de terhis tarihi 11.8.1999 olarak gösterilmiştir. Ancak, sanık 11.3.1999 tarihinden
itibaren izin tecavüzünde bulunduğundan, terhis tarihinin izin tecavüzü başlan-
gıcını kapsamaması nedeniyle bu sahte belgenin sanığın izin tecavüzü eylemine
doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır.
Gerek sahte belgedeki terhis tarihi ve gerekse
izin tecavüzünün başlangıcı ile adı geçen sivil memurun göreve başladığı tarih arasında
uzun bir sürenin bulunması dikkate alındığında, sanığın izin tecavüzü eylemine başlar-
ken sahte belge ile askerlikten kurtulma düşüncesinin olmadığı ve sonradan yapılan sah-
tekarlık ile, dolaylı da olsa izin tecavüzü eylemini gizlemeyi, aslında, bu suç nedeniyle
yapılacak soruşturmadan kurtulmayı amaçladığı ortaya çıkmaktadır.
Bu itibarla; izin
tecavüzü suçunun maddi ve manevi unsurlarının sahte terhis belgesi düzenlen-
mesiyle bir ilgisinin bulunmadığı, ikinci eylemle ilgili yürütülen adli soruşturma
neticesinin izin tecavüzü suçundan yürütülen soruşturma ve kurulan hüküm açı-
sından herhangi bir hukuki değer taşımadığı, dolayısıyla yasaya uygun bulunan
mahkûmiyet hükmünü onayan Daire kararının yerinde olduğu kanısına varılmış;
Başsavcılığın isabetli görülmeyen itirazının reddine karar vermek gerekmiştir
As.Yar.DK., 18.12.2003, 2003/106-111 EK. (TSK Net)