Background Image
Previous Page  54 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 54 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (107)

Selami DEMİRKOL

53

Çevrenin Korunması“ başlıklı 56.maddesinde “Herkes sağlıklı ve den-

geli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.Çevreyi geliştirmek, çevre

sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, devletin ve vatan-

daşların ödevidir.“ kuralı getirilmiştir.

Anayasa‘nın bu hükmü ile birlikte çevre ile ilgili olarak, 35, 43, 44,

45, 57, 63, 168 ve 169. maddeleride sayabiliriz.

1982 Anayasası‘nın çevre hakkını düzenlemesinin ardından ilk

kez 9 Ağustos 1983 tarihli 2872 sayılı Çevre Kanunu yürürlüğe konul-

muştur.

Kanun, 6 Haziran 1984 günlü ve 222 sayılı Kanun Hükmünde Ka-

rarname, (KHK) 3 Mart 1988 günlü ve 3416 sayılı Yasa, 10.04.1990 gün-

lü ve 409 sayılı KHK, 21 Ağustos 1991 günlü ve 443 sayılı KHK ve 4

Haziran 1998 günlü ve 3301 sayılı Yasalar ile değiştirilmiştir.

Nihayet, 21 Şubat 2001 günlü ve 4629 sayılı Kanun ve ardından

26 Nisan 2006 günlü ve 5491 sayılı Kanun ile değişiklikler yapılmıştır.

2872 sayılı Çevre Kanunu (ÇK)‘nun amacı 1.maddesinde bütün

vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin sürdürülebilir çevre ve sür-

dürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak

olarak belirlenmiştir.

Yasa yapıcı bu amaçla yürürlüğe koyduğu 2872 sayılı Çevre

Kanunu‘nun 10.maddesinde ise Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)

Raporu hazırlanmasının dayanağını oluşturmuştur.

17.07.2008 tarihli ve 26939 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Çev-

resel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği‘nin 8.9. ve 10.maddelerinde

ÇED Raporlarının hazırlanması sürecine halkın katılımının sağlanma-

sı öngörülmüştür.

Bu öngörü, Türk Kamu Yönetiminde ilk uygulamalardan birisidir.

Zira, Kamu Yönetimince diğer işlemler halkın (kamunun) katılımı

sağlanmadan tesis olunurken, bu uygulama ilklerden olup işlem üreti-

mine halk katılarak yön verilebilmektedir.

Biz çalışmamızda bu sürecin ana hatlarını aktarıp önemini belirt-

meye gayret göstereceğiz.