

2013-2014 Yargı Yılı Açılış Konuşması
20
cadele Mahkemeleri’nin lağvedilmesi, Terörle Mücadele Kanunu’nun
ilga edilmesi, düşünce, düşünceyi ifade, basın özgürlüğü ve toplantı-
gösteri özgürlüğünün önündeki bütün engellerin kaldırılması, basın-
da tekelleşmenin önlenmesi, basın emekçilerinin örgütlenmesinin sağ-
lanması, YÖK’ün kaldırılması, üniversitelerin idari ve mali özerkliğe,
bilimsel özgürlüğe kavuşturulması, %10 seçim barajının düşürülmesi
yol temizliği anlamında akla gelenlerden yalnızca birkaçıdır. Bunlar
yapılmadan herkesin çekinmeden düşüncelerini ifade edebileceği ve
bu düşüncelerini halka aktaracak kanalları rahatça bulabileceği bir
tartışma ortamı yaratılamaz. Oysa demokratik bir anayasa, en geniş
katılımla oluşturulabilir.
Anayasa değişikliği tartışmaları sürecinde gündeme gelen ve baş-
kanlık sisteminin demokratik olmasının vazgeçilmez koşulu olan
denet ve denge mekanizmalarından arındırılmış
“Türk tipi başkanlık
sistemi”
nin, aslında başkanlık sistemi değil kuvvetler birliği esasına
dayanan otoriter bir yapılanmayı hedeflediğini tarihi sorumluluğu-
muzun gereği olarak burada ifade etmek durumundayım.
Son olarak Cumhuriyetin temellerini oluşturan ve Anayasa’da gü-
vencesini bulan laiklik ve Atatürk Milliyetçiliği konusundaki görüşle-
rimizi de burada paylaşmak istiyorum.
Bugün hem Türkiye hem Ortadoğu,
“din ve mezhep ayrımcılığı”
ve
“ırkçılık”
olmak üzere iki derin fay hattı üzerinde bulunmaktadır. Biz-
ler; kardeşlik, barış, huzur ve güvenli bir gelecek için her türlü din ve
mezhep ayrımcılığına ve ırkçılığın her türlüsüne karşı olmak zorun-
dayız. Farklılıkları ayrışmanın bir sebebi değil, zenginleşmenin aracı
olarak görmeliyiz. Uyuşmazlıkları değil, ortak menfaatleri öne çıkar-
malıyız.
Din düşmanlığını reddeden ancak bir dinin, mezhebin veya inan-
cın diğerine tahakkümünü de kabul etmeyen; egemenliğin ilahi değil,
insana ve dolayısıyla millete ait olduğunu benimseyen laiklik anlayışı,
demokrasinin, özgürlüklerin, kısacası özgür ve güvenli yaşamanın ön
koşuludur.
Hangi ırktan, dinden, mezhepten, inançtan, siyasi görüşten geldiği-
ne bakmaksızın toplumda yaşayan her bireyi eşit yurttaş olarak gören
Atatürk Milliyetçiliği ise bölünmenin, parçalanmanın, yok olup gitme-
nin karşısındaki yegâne dayanak noktasıdır.