Background Image
Previous Page  57 / 485 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 57 / 485 Next Page
Page Background

Kamusal Bağlamda Özel Hayatın Korunması: ABD Federal Yüksek Mahkemesi ...

56

müdahalesine karşı korunma sağlayan negatif bir hak değil, aynı zamanda

kişilerin her koşulda yararlanmasının sağlanması gereken pozitif bir hak ola-

rak yaklaşılmaktadır. Yine Avrupa yaklaşımı sözkonusu hakkı “onur” kavra-

mının bir yönü olarak görürken, ABD yaklaşımı onu “özgürlüğün” bir yönü

olarak görme meylindedir.

Bu noktada sözkonusu hakkın korunması açısından değinilen mahke-

melerin yaklaşımı son derece

önemli

ve belirleyicidir.

Çünkü

,

özel

hayatın

korunması hakkı, kamu güvenliği, ifade

özgürlüğü

,

şeffaflık

gibi başka bir

çok önemli

değerle

çatışma

halindedir. Böyle bir durumda müdalaye uğra-

ması veya kıstlanması mümkün bulunmaktadır. Bu sırada hangi

şartlar

altın-

da sözkonusu hakka müdahale edileceği ve adil bir dengenin bulunması son

derece

önemlidir

. Belirtilen

şartlar

ve dengenin belirlenmesi ise esas olarak

yukarıda belirtilen yüksek mahkemeler tarafından yerine getirilmektedir.

Her iki mahkeme de özel hayatın gizliliği hakkına yönelik yapılan bir

saldırının haklı olup olmadığını değerlendirirken bir ksım kriterler kullan-

maktadır. Bunlar arasında öne çıkan bazıları sözkonusu mahkemelerin ko-

nuya ilişkin perspektiflerini yansıtmaktadır. Örneğin, bunlardan önemli bir

tanesi “Makul/meşru özel hayat beklentisi” testidir. Bu test FYM tarafından

özellikle kamusal bağlamda özel hayatın gizliliğini korumak için icad edilmiş

ve kullanılmıştır. Ancak son zamanlarda aynı test aynı mahkeme tarafından

değinilen hakkı kıstlamak için kullanılmaktadır. Yine FYM anılan testin ka-

musal bağlamdaki özel hayatın korunmasına ilişkin birçok yeni alana, ör-

neğin elektronik iletişimle ilgili mahremiyetin korunmasına dair konulara

genişletilip genişletilmeyeceğine dair açık bir karar vermemektedir. Bunun

yanında FYM inceleme konusu olan hak mevzularıyla ilgili bir çok istisna

hükmü ihdas etmiş ve bunları kullanagelmiştir. Buna karşın, AİHM ise ma-

kul/meşru özel hayat beklentisi testinin önemli bir kriter olabileceğini ancak

tek başına/kati bir belirleyici unsur olmadığını, kişiler arasında bir etkileşim

bölgesi bulunan kamusal bağlamda mahremiyet hakkının belirlenmesiyle

ilgili, sözkonusu hakkın geniş şekilde korunmasını mümkün kılacak bir çok

krtiterin birlikte kullanılması gerktiğini beyan etmektedir.

Sonuç olarak, bazen kişiler kamusal bağlamdaki mahremiyetlerinin

korunmasını umursamıyor gibi gözükseler bile, sözkonusu durum bunların

artık

özel

nitelikte bulunmadığını göstermemekte ve başkalarının bu alana

yönelik odaklanmasını ve

örneğin

kayıt yapma gibi usullerle müdahale et-

mesini meşru kılmamaktadır. Belirtilen faaliyetler kişilerin kamusal alanlar-

daki davranışları

üzerinde

soğutma etkisi yapar ve böylece kişilerin verimli-

liği düşer. Değinilen nedenlerle, bu

çalışmada öncelikle

kamusal bağlamda

özel

hayatın korunmasına yönelik iki yüksek mahkemenin yaklaşımlarının

ve yukarıda değinilen sorunların incelenmesinden sonra, sözkonusu hakka

yönelik alternatif bir yaklaşımın benimsenmesi ve kamusal bağlamda mah-

remiyet (toplum içinde ayırd edilmeme) hakkının temel bir hak olarak ka-

bul edilemesi gerektiği önerilmiştir. Çünkü bu durum bireylere başkasının

müdahalesi ya da cezalandırması olmadan serbestçe davranma, muamele

görme ve her türlü etkinlikte yer alma ve böylece verimliliğinin artırılması

yönünde faydalı ve güvenli bir yol sunmaktadır.

Anahtar Kelimeler:

Özel Hayat, Kamusal Bağlamda Özel Hayatın Ko-

runması, ABD Federal Yüksek Mahkemesi Karalarında Özel Hayat, Avrupa

İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Özel Hayat, Kamusal Bağlamda Mah-

remiyet.