

Kamusal Bağlamda Özel Hayatın Korunması: ABD Federal Yüksek Mahkemesi ...
62
izlenmesi, gözlenmesi, hakkında kişisel veri toplanması ve bunların
işlenmesi gibi eylemler özel hayatın gizliliğinin ihlali anlamına gele-
cektir. Yine kamuya açık alanda da olsa kişilerin rızaları dışında fotoğ-
raflarının çekilmesi
9
, sesinin ve/veya görüntüsünün kaydedilmesi gibi
davranışlar da özel hayatın gizliliği hakkının ihlali olacaktır (Gökcan,
2010: 79, 80).
Bu bağlamda ‘kamusal alanda makul/meşru bir özel hayat (mah-
remiyet) beklentisi yoktur’ söylemi bu hikayenin sadece bir parçasıdır.
Kamunun gözü önünde ya da aleni mahalde gerçekleşen herşey kamu-
sal değildir (Kleinig vd., 2011: 195). Örneğin, metroda gazete okuyan
birisinin okuduğu gazetenin başkaları tarafından yakından incelemesi
makul değildir. Sokakta gerçekleştirilen bir öpüşme sahnesine ya da
güzelliğini göstermek için bile olsa dekolte giyinen bir bayana kararlı
ve hevesli bir şekilde (şehvetle) bakmak normal değildir. İnsanların
bazen sakınmamaları (dikkat etmemeleri) ya da rahat olmaları onların
mahremiyetten vazgeçtiği anlamına gelmez ve başkalarının bu gibi ki-
şilere odaklanmaları ya da onları kayıt etmeleri meşru hale gelmemek-
tedir. Sokakta çocuğunu emziren bir annenin gögüslerine bakmak da
bu şekilde kendiliğinden meşru hale gelen bir olay değildir. Yani, aleni
alanda yapılan eylemler toplumsal görgü kuralları gereğince normal
ise bunlar tecavüzden bağışık olmalıdırlar. Esasında bu kişiler izlen-
diklerinin ya da kayıt edildiklerinin farkında olmaları durumunda, çok
büyük olasılıkla daha dikkatli davranacaklardır. Değinilen hususular
kişilerin “toplum içinde bilinmeme” ve “anonimlik” (anonymity) hak-
ları kapsamında bulunmaktadır. Ancak, örneğin kamusal alanlarda
hiç esirgemeden -yüksek sesle vs.- yapılan telefon konuşmaları veya
aile tartışmaları gibi hadiselerde, gayret sarf etmeden duyulan bu gibi
olaylar elbetteki özel hayatın korunmasının dışına çıkmaktadır.
Kamuya açık hayat alanının en azından bazı kesimlerinin korun-
ması, ABD hukuku açısından da oldukça tartışmalı bulunmakta ve bir
çok yazar tarafından bu durum “Gizli gözetim faaliyetleri karşısında
9
Bu hususla ilgili YHGK’nın 03/10/1990 tarih ve 275/459 E/K. sayılı kararı şu şe-
kildir; “Kişinin resminin her ne şekilde olursa olsun izinsiz olarak yayınlanması,
hukuka uygunluk sebepleri bulunmadıkça hukuka aykırıdır. Davacılara ait resmin
her türlü iletişim araçlarıyla ve ticari amaçlarla kullanılması kişilik haklarına ağır
saldırı niteliğindedir. Ayrıca resmin ticari amaçlarla kamuya sunulması FSEK’nın
86/1. maddesi anlamında hukuka aykırıdır.” (Gökcan, 2010: 80, dipnot 27).