Background Image
Previous Page  203 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 203 / 533 Next Page
Page Background

Türk Hukuk Sisteminde Kabul Edilen Erteleme Kurumları Üzerine İnceleme

202

bir kez mahkum olan bir kişinin ömür boyu bu mahkumiyeti olum-

suz sonuçlarından etkilenmesi gerektiğini kabul etmesi düşünülemez.

Bu nedenlerle, yeni yasa dönemindeki mahkumiyetler açısından da,

belirli sürelerin geçmesi ile bu mahkumiyetlerin 231. maddesinin uy-

gulanmasına yasal engel oluşturmayacağını kabulde zorunluluk bu-

lunmaktadır. Bu itibarla, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan

dolayı mahkum edilen sanıklar yönünden, 5237 sayılı TCY’nin teker-

rür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen süre-

lerin nazara alınması ve bu sürelerin geçmiş olduğu hallerde önceki

mahkumiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif

koşullarının değerlendirilmesi yönünden engel oluşturmayacağının

kabulü adalet ve hakkaniyete uygun olacaktır.’

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu için verilen

bu karar, erteleme kurumu açısından da emsal teşkil edecektir. Yani

5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde öngörülen beş ve üç yıllık teker-

rür sürelerin geçmesi hallerinde daha önce işlenen kasıtlı bir suç için

verilen mahkumiyet artık ertelemeye engel teşkil etmeyecektir. Ancak

belirmeliyiz ki, böyle bir yaklaşım yukarıda bahsettiğimiz 1952 sayılı

İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olacaktır. Zira mahkeme kararları

arasında bir öncelik sonralık ilişkisi bulunmamakla birlikte, 2797 sayılı

Yargıtay Kanunun 45. maddesi İçtihadı birleştirme kararlarının benzer

olaylarda Yargıtay Genel Kurullarını ve Adliye mahkemelerini bağla-

yacağını hüküm altına almıştır.

dah) Adli Sicile İlişkin Koşul

Sanık hakkında erteleme kararı verilebilmesi için daha önce kasıtlı

bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş

olma şartı aranmaktadır. Böyle bir mahkumiyetin varlığı ise adli sicil

bilgilerinden hareketle tespit edilecektir. Buradan hareketle erteleme

kararı verilmesinde adli sicil mevzuatının

105

önemli bir yere sahip ol-

duğu söylenebilir.

105

Türk hukukunda, kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbiri hükümlülüklerine ilişkin

bilgilerin otomatik işleme tabi bir sistem kullanılarak toplanması, sınıflandırıl-

ması, değerlendirilmesi, korunması ve gerektiğinde en çabuk ve doğru biçimde

ilgililere bildirilmesine ilişkin yöntem ve esasları belirleyen yasa 1944 tarihli Adli

Sicil Kanunu’dur. Daha sonra bu kanunun yerini 23.11.1990 tarih ve 3682 sayılı

Adli Sicil Kanunu almıştır. Bu Yasa da 2005 yılında 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu

ile yürürlükten kaldırılmıştır.