Background Image
Previous Page  496 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 496 / 533 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (111)

Tennur KOYUNCUOĞLU

495

yapıdır

4

. Öyle ki, toplumsal yani tarihsel süreç içinde kendi içinde de-

ğişen özellikle sınıfsal ve tabakalara özgülenen etkenlerle birlikte olu-

şur. Aile sosyolojisinde genel kabul gören anlayıştan farklı bir konum-

landırma yapar. Aile sosyolojisi, aile kavramını açıklayabilmek için bir

dizi kavrama ihtiyaç duyar. Antik çağdan beri büyük küçük ailelerin

tanısına girer. Anne baba ve çocuktan oluşan çekirdek aile sosyolojik

tartışmada bir rol oynamaz. Rosenbaum, genel bir sosyoloji kuramının

geliştirilebilmesi için, tüm toplumsal ilişkiler için geçerli olacak biçim-

de, toplumsallaşmanın temel yapılarını göstermeyi amaçlar. Belli ka-

tegoriler içinde ailenin değişimini inceler. Bu çaba aile sosyolojisi ile

biyolojik aileyi birbirine yaklaştırmaktadır.

Batı kültürü içinde; Güney Batı Domus’unu örnekleyebiliriz

5

. Türk

ailesine ilişkin ilk bilgiler kapsamında ayni durumu görebiliriz. Örne-

ğin kavram olarak karı-koca ailesine değil, ‘Hane’ ye vurgu yapılır.

Aile yalnızca üreme işlevini gören bir kurumdur. Hane ise evlilik bir-

liklerinin oluşturduğu bir üretim ve tüketim birimi olarak tanımlanır.

Görülüyor ki, aile her üretim biçiminin kaynağıdır. Uygarlığın

anaerkil aile ile başlamadığında görüş birliği vardır. Mitchel, nasıl baş-

ladığı noktasında Engels ile Freud arasında farklılık olduğunu saptar

6

.

Engels’e göre anaerkil toplumun sona ermesi kadının dünya çapında

karşılaştığı bir bozgundur. Freud’ da kadın doğasının uygarlık ön-

cesi olduğunu söyler. Böylece her ikisi de uygarlığın ataerkil olduğu

noktasında birleşir. Ataerkilik bir gün sona erecek midir? Bu konuda

ayrılırlar: Mitchel, çağdaş antropolojinin, Engels’in eğitilmiş bir uygar-

lıkta ataerkinin ortadan kalkacağı sanısından çok, Freud’un, insan top-

lumunun birçok şekilde ataerkiye akran olduğu savını doğruladığını

söyler

7

.

4

Heidi Rosenbaum, Familie und Geselschats-struktur, Ficher taschenbuch Verlag,

Hammurg, 1974, s7.

5

Feodal dönemlerde insanı asaletli yapan onun Domus’udur. Mirasçı evin un-

vanını taşır; mirasçının erkek veya dişi olması ikinci derecededir. Aile tarihinin

öznesini oluşturan evli çift değil, bu evlilikten ortaya çıkan ailedir. Burada aile

kan bağları arasında akrabalığa dayanır ve bunlar kendi arazilerinde kökleşirler.

Toprağı işleyen kandırBk.Ivan Illıch, Gender, Çev:Ahmet fethi, Ayraç yayınevi,

Ankara, 1996, s 148 v.s.

6

bk.Juliet Mitcel, Psikanalizm ve Feminizm, Yaprak yayınları, Ankara, 1984, s 438-

442

7

Mitcel, Freud’un psikanalizi bir efsane olarak, insanlığın kendi tarihini nasıl gör-

düğü hakkında varsayımlar ortaya koyduğunu söyler Freud’un ‘Totem ve Ta-