

TBB Dergisi 2014 (112)
Erkan ŞENSES
399
B. Meşru Savunmanın Osmanlı-Türk Hukuku’nda Gelişimi
Esasen İslam Hukuku’ nun hüküm sürdüğü Osmanlı’ da, özellikle
II. Mahmut dönemiyle girişilen
“Islahat Hareketleri”
9
sonucu, bir kanun-
laşma dönemi de başlamıştır. Bu kanunlardan ilk Ceza Kanunu olan
1840(1256) Ceza Kanunnamesi’ nde meşru savunmaya ilişkin bir hüküm
bulunmamakla birlikte 1858(1274) tarihli Ceza Kanunname-i Hümayu-
nu’ nun 186 ıncı maddesinde;
“Müdafaa muhafaza-i nefis ve ırz için vuku
bulan katl ve cerh fiilleri muaftır”
hükmü yer almıştır. Bu düzenlemeyle ka-
nun, meşru savunmayı sadece nefse ve ırza yönelik saldırılara karşı ka-
bul etmiştir
10
. Bunda mehaz kanun olan 1810 Fransız Ceza Kanunu’ nun
meşru savunmayı sadece insan öldürme ile müessir fiil açısından uygu-
laması da etkili olmuştur. Bu durum 1327 tarihli Kanun ile değiştirilmiş
olup, bu değişiklikle mala karşı da meşru savunma kabul edilmiştir
11
.
Cumhuriyet ile birlikte yeni bir hukuk düzenine geçen Türkiye,
kanunlarını da rejimine uygun bir şekilde değiştirmek istemiş ve me-
haz olarak Avrupa kanunlarından faydalanmıştır. 1926 yılında İtalyan
mehazlı 1889 Zanardelli Kanunu kabul edilerek, 765 sayılı Türk Ceza
Kanunu adı ile uygulama alanı bulmuştur. Kanunun 49 uncu mad-
desinde düzenleme konusu olan ve “
Gerek kendisinin gerek başkasının
nefsine veya ırzına vuku bulan haksız bir taarruzu fili hal defi zaruretinin bais
olduğu mecburiyetle ... işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” hükmünü
içeren bu düzenleme ile meşru savunma, sadece nefse ve ırza yönelik saldırıla-
ra karşı kabul edilmiştir.
C. 5237 Sayılı
Türk Ceza Kanunu’
nda Meşru Savunma
Anayasamızın 17, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ nin ise 2 nci
maddelerinde yaşam hakkına müdahalenin yasaklılık hallerine istis-
na getirildiği ve bu istisnalardan birinin de meşru savunma olduğu
görülmektedir. Ancak konumuz gereği meşru savunmayı Türk Ceza
Kanunu çerçevesinde ele almayı uygun görmekteyiz.
İzmir Şerhi, Ankara Mayıs 2005, s. 187.
9
Geniş bilgi için bk. Bülent, Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, 9. Bası,
İstanbul Ekim 2002, s. 75 vd.
10
Artuk/Gökcen/Yenidünya, s. 537.
11
Yener Mutlu, Kaynar, Türk Ceza Hukukunda Meşru Müdafaa, Marmara Üni-
versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
2001, s. 16 vd. ; Artuk/Gökcen/Yenidünya, s. 537.