

Yargıtay Kararları Işığında Türk Ceza Kanunu’nda Meşru Savunma
400
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ nun genel hükümler bahsinde, bi-
rinci kitap ikinci kısım ikinci bölümünde “Ceza Sorumluluğunu Kaldı-
ran veya Azaltan Nedenler” başlığı ile 25 inci maddesinde düzenleme
konusu edilen meşru savunma;
“gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir
hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız
bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek
zorunluluğu ile işlenen fiiller… ceza verilmez”
hükmünü içermektedir.
765 Sayılı TCK’ da yer alan
“nefis ve ırz”
şartı, 5237 TCK’ da
“hak”
şar-
tına
12
dönüşmüş, böylece meşru savunmanın uygulama alanı da Türk
Hukuku’ nda genişlemiştir. Uygulama alanının genişlemesinin sebebi
ise madde gerekçesinde de sözedildiği üzere, zaten çeşitli kanunların
13
mala karşı saldırılarda meşru savunmayı kabul eden anlayışıdır. Yeni
düzenlemeyle birlikte artık, mülkiyet hakkı, konut dokunulmazlığı,
yerleşme ve seyahat özgürlüğü, çalışma hakkı gibi kişi hak ve özgür-
lüklerinin de meşru savunma kapsamında olduğu kabul edilebilir
14
.
1. Meşru Savunmanın Şartları
Meşru savunma, yasal tanımdan da anlaşılacağı üzere saldırıya
ve savunmaya ilişkin şartların mevcudiyetinin arandığı bir hukuka
uygunluk sebebidir. Yargıtay
15
’ın verdiği kararlarda da sayıldığı üzere
12
Madde Gerekçesi; “… her türlü hakka yönelik haksız bir saldırıya karşı meşru
savunmanın söz konusu olduğu belirtilmiş ve böylece kurumun, bazen anlam-
sız ve sosyal gereklere aykırı düşecek derecede dar tutulmasının önüne geçilmek
istenmiştir. Esasen, kanunlarımızda mala karşı saldırılarda da meşru savunmayı
kabul eden hükümlere yer verilmiş olması kurumun bu şekilde düzenlenmesini
gerekli kılmaktadır. Ayrıca, şu husus da belirtilmelidir ki, kişileri suç işlemekten
caydıracak en etkin araçlardan birisi, suç işlediklerinde karşılık görebilecekleri en-
dişesi olduğundan, meşru savunma hakkının böylece genişletilmesi, kriminolojik
yönden caydırıcı etki de yapabilecektir.”
13
4721 sayılı TMK’ nın
“
Savunma Hakkı
”
kenar başlıklı 981 inci maddesine göre ;
“Zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir. Zilyet, rızası
dışında kendisinden alınan şeyi taşınmazlarda el koyanı kovarak, taşınırlarda ise
eylem sırasında veya kaçarken yakalananın elinden alarak zilyetliğini koruyabilir.
Ancak, zilyet durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçın-
mak zorundadır.”; 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 52/1 maddesine göre ise “Meş-
ru müdafaa halinde mütecavizin şahsına veya mallarına yapılan zarardan dolayı
tazminat lazım gelmez.”
14
Ersan, Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, Cilt I, İstanbul 2006, s.68.
15
“Bir savunmanın yasal ( meşru ) sayılabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine
bağlıdır. Bu koşullar iki grupta toplanabilir. 1-Saldırıya İlişkin Koşullar: Nefse ya
da ırza yönelmiş bir saldırı olmalıdır. Yasada da somut bir saldırının var olması
gerektiği belirtilmiştir. O halde saldırı ile savunma aynı anda olmalıdır. Muhte-