Background Image
Previous Page  292 / 341 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 292 / 341 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (113)

Mustafa ÖZEN

291

Bu düzenlemede suç olarak kabul edilen hareket, bağlı hareketli

bir suçtur. İki hareket birbirine bağlanmış bulunmaktadır. Bu neden-

le, yalan beyanda bulunmadan mevzuatta belirtilen belge ve bilgiler

yetkili otoriteye sunularak GDO ve ürünlerinin veya GDO’lardan elde

edilen ürünlerin Türkiye’ye ithal edilmesi için izin alınırsa, bu suç

oluşmayacaktır.

İlk hareket yalan beyanda bulunmaktır. Yalan beyanda bulunmak,

gerçeğin ya tamamen dışında beyanda bulunulması ya da bir kısmı-

nın beyanda bulunulması şeklinde anlaşılmalıdır. Gerçeğin tamamen

dışında beyanda bulunulması, gerçeğin hiç belirtilmemesi şeklinde de

ifade edilebilir. Yine, gerçeğin bir kısmının beyanda bulunulması, ger-

çeğin bir kısmının saklanması şeklinde de ifade edilebilir.

İkinci hareket, ilk harekete bağlı olarak, GDO ve ürünlerinin

veya GDO’lardan elde edilen ürünlerin Türkiye’ye ithal edilmesi için

izin almaktır. Bu iki hareket arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.

Bu nedenle, yalan beyanda bulunulmadan ve fakat mevzuata aykırı

olarak, GDO ve ürünlerinin veya GDO’lardan elde edilen ürünlerin

Türkiye’ye ithal edilmesi için izin alınırsa, bu suç oluşmayacaktır. An-

cak, başka suçlar oluşabilir. Örneğin rüşvet suçu işlenerek izin alınabi-

lir. Bu durumda, sadece rüşvet suçu oluşacaktır.

Yalan beyanda bulunulmasına rağmen, GDO ve ürünlerinin veya

GDO’lardan elde edilen ürünlerin Türkiye’ye ithal edilmesi için izin

alınamazsa, suç, teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.

Kanunda, ‘fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluştur-

madığı takdirde’ ifadesine yer verilmiştir. Bu ifade, bu düzenlemenin

yardımcı norm özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle

bu düzenleme, normların görünüşte içtimaı açısından yardımcı norm

özelliğine sahiptir.

Yalan beyanda bulunmak, TCK m. 206’da bağımsız bir suç olarak

düzenlenmiştir. Bu fıkrada ise, suçun ilk hareketi olarak düzenlenmiş-

tir. Bu nedenle, TCK m. 206 burada uygulanmamalıdır.

Önemle belirtmek gerekir ki, bu fıkra başta olmak üzere diğer

fıkralarda suç olarak kabul edilen hareketlerin konusunu oluşturan

GDO’lar veya GDO ve ürünlerinin; miktarı, değeri, cinsi, rengi veya

ağırlığı önemli değildir. Ancak, miktar veya değerin azlığı, uygulana-