

Avukatların Karşı Taraf Vekâlet Ücretinin KDV Karşısındaki Durumu
248
ganları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağ-
lamak olarak kabul edilmiştir. Avukatlık hukuk devleti için o kadar
önemlidir ki ancak bu mesleğin gereği gibi yerine getirilmesiyle kişi-
ler mahkemelerde veya icra mercilerinde haklarını arayabilir, usulüne
göre takip edebilir ve savunabilir.
Avukat mesleğini geliri elde etmesi bakımından iki şekilde ifa
edebilir. Ya mesleği şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihti-
sasa dayanarak ve bir işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altın-
da bedel karşılığı kendi nam ve hesabına faaliyet göstererek ya da bir
işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak hizmet karşılığı para
ve/veya para ile temsil edilebilen menfaatler elde ederek ifa eder. Elde
edilen gelir birinci durumda serbest meslek kazancı, ikinci durumda
ücret geliri olarak kabul edilir ve vergileme buna göre yapılır.
Bir dava, müvekkilin lehine sonuçlanırsa karşı taraftan yargı mer-
ciinin takdir ettiği bir “karşı taraf vekalet ücreti”ne hak kazanılır. Bir
işverene bağlı olarak çalışan bir avukat karşı taraf vekalet ücreti elde
ettiğinde söz konusu kazanç, bağlı olduğu “işveren” adına tahsil edildi-
ğinden ve avukatın bizzat kendisinin herhangi bir belge düzenlemesi
söz konusu olmadığından bir problem oluşmamaktadır. Bu durumda
avukata karşı taraf vekalet ücreti işvereni tarafından ödeneceğinden
ve hizmet akdine bağlı bir işlem mahiyetinde düşünüldüğünden “üc-
ret” olarak vergiye tabi tutulacaktır. Serbest meslek erbabı konumun-
daki bir avukatın “karşı taraf vekalet ücreti” elde etmesi durumunda
ise çözüm ücretli avukat kadar kolay olmamaktadır. Bağımsız çalışan
avukat mükellef konumundadır, kazancından dolayı defter tutmakta-
dır ve kazanç elde ettiğinde belge düzenlemekle yükümlüdür.
İşte bu noktada gerek Gelir Vergisi Kanunu gerekse Katma Değer
Vergisi Kanunu kapsamındaki vergiyi doğuran olay bakımından fark-
lılıklar aynı gelire farklı uygulamaların yapılmasına neden olmakta-
dır. Maliye Bakanlığı ise bu konuda adeta tango yapmaktadır. Bir dans
türü olan tangodaki temel altılı ayak hareketi misali bir geri-iki ileri
görüş bildiriminde bulunmakta, tebliğlere konu etmekte ve uygula-
maya yön vermeye çalışmaktadır. Ancak kanaatimizce sonuca doğru
yoldan ulaşamamıştır, belirli bir düzen içinde dahi olmayan hazineci
yaklaşımla yorum yapmayı tercih etmektedir. Sonuç ise tam bir kar-
maşadır.