

Kişisel Verilerin Korunması Bağlamında Biyometrik Yöntemlerin Kullanımı ve Danıştay Yaklaşımı
220
Biyometrik yöntemler yoluyla bireyin belirlenmesini sağlayan
parmak izi, yüzü, yürüyüşü, sesi, iris ve retinası gibi bireye has özel-
likler kişisel veridir. Danıştay’a göre de; bireylerin sağlık hizmet su-
nucularına başvurduklarında biyometrik yöntemlerle kimlik doğru-
laması yapılması suretiyle elde edilen veriler ile kamu personelinin
mesai takibinde “yüz tarama sistemi”, “parmak izi” gibi biyometrik
yöntemlerin uygulanması suretiyle elde edilen veriler kişisel veri
olup kişisel verilerin korunması hakkı çerçevesinde korunması ge-
rekmektedir.
Türk Hukukunda halen kişisel verilerin korunmasına ilişkin özel
bir kanun çıkarılamamış olup; Danıştay, sağlık hizmetinin sunumun-
da biyometrik yöntemler kullanılarak kişisel veri elde edilmesine
olanak veren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigorta-
sı Kanunu’nun 67. maddesinin 3. fıkrasını Anayasaya aykırı bularak
Anayasa Mahkemesine başvurmuş ise de Anayasa Mahkemesi oyçok-
luğuyla itiraz başvurusunu reddetmiştir.
Yüksek Mahkeme, sağlık hizmetinin sunumu sırasında biyomet-
rik yöntemler yoluyla elde edilen kişisel verileri değerlendirdiği ka-
rarında; bireyin sağlığına veya fiziksel/biyolojik özelliklerine ilişkin
bilgilerinin kişisel sağlık verisini oluşturduğunu ve bireylerin sağlık
verilerinin hassas veriler kategorisinde kabul edildiğini belirterek, bi-
yometrik verileri toplama ve işlemenin kapsamı, koşulları ve verilerin
korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla belirlenmeksizin sağlık
hizmetinin sunumunda biyometrik usullerle veri toplanmasına ola-
nak veren idari düzenlemeleri de hukuka aykırı bulmuştur.
Sağlık hizmetleri gibi özellikle bir kamu hizmetinden yararlan-
ma, kamu personelinin kamu binalarına girişlerinde güvenliği sağla-
ma veya mesaisinin takip edilmesi sırasında biyometrik yöntemlerin
kullanılması durumunda kişisel verilerin korunması hakkına en az
zarar verecek, diğer bir ifadeyle en uygun aracın seçilmesi ölçülülük il-
kesinin gereğidir. Dolayısıyla, başkaca bir çözüm yolunun bulunama-
ması halinde ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin bütün tedbirlerin
alınmış olması koşuluyla kamu hizmetlerinde biyometrik yöntemlere
başvurulması gerekir.