

Yargıda Yetkinlik / Kemâlât Kriterleri
416
kendilerine bakmak ve söz vermek
gibi muhakemeye ait işlemlerde tama-
mıyla Adalet Ve Eşitliğe riayet etmelidir.
Şeklindeki maddeleri dikkatimizi çekmektedir.
14) ELEŞTİRİYE/TENKİDE/KRİTİĞE AÇIK OLMAK
Hâkim mutlak surette eleştiriye açık olmalı, en ağır tenkidde bile
karşı tarafın haklılık payı bulunabileceğini öngörmeli, böyle bir du-
rum ne kadar negatif olsa dahi bu süreci ağırbaşlılık ve sabırla ele
alarak değerlendirmeli, analizini kalbinde ve beyninde yapmalı ve
pozitif (suhuletle ve sükunetle) davranmalıdır. Hele hâkimin bizzat
kendi kusur veya ihmalinden kaynaklanan bir hususta karşı tarafın
(doz aşımlı /ölçüsüz, mizansız olsa dahi) dile getireceği tenkidi, (bu
bazen bir sitem, bazen açıkça tepki, bazen de daha ağır hali olabil-
mektedir) asla ve asla ölçüsüz bir refleksle ele almamalı ve oluşan ya-
rayı / arızayı / anomaliyi derinleştirmemelidir. Zira ki kendisi bir
nizayı /anlaşmazlığı çözmekle (yargılama yapmak ve karar vermek-
le) vazifelidir. Yoksa, bizzat kendisinin sebep olacağı yeni bir nizaya
yol açmamalıdır. Örneğin bilirkişi veya tanık A saat sabah 10;30 da
adliyede duruşma salonu önünde hazır bulunması hususunda bil-
gilendirilmiş ve vaktinde gelmiş ve beklemektedir. Hâkimin ise o
gün itibariyle diğer dosyalarında süreç uzamış ve maalesef A şahsı
ancak saat 14;33 de dinlenebilmiştir. Esasen bizler de bir başka or-
tamda (bankada, lokantada, hastahanede, vs.) bu kadar bekletilsek
muhakkak bir şekilde tepkimizi dile getiririz. Genel hayat sürecinde
hal böyle iken bizim elimizde olmayan bir nedenle saatlerce bekleyen
birinin, olayımızdaki A şahsının daha salona girer girmez tepkisini
dile getirmesi son derece doğaldır, anlayışla karşılanmalıdır. Hatta bu
duruma istemeyerek veya elimizde olmayarak yol açtığımız için son
tahlilde kusur bizim (yargı teşkilatının) olup bunu da kabul etmek,
belki münasip bir lisanla da özür dilemek ve ardından adli prosedüre
başlamak/geçmek gerekir. Zira ki nezaket ve tevazu bizim için esas-
tır. Yanlışımız/kusurumuz varsa, bize yakışan erdemli davranmak,
yürüttüğümüz işlemlerde yanlışımız nedeniyle güven zedelenmesine
yol açmamaktır.
Nitekim kusur halinde genelde; insanlar sözle, devletler ise tazmi-
nat ödeyerek özür dilemektedirler. Bizlerin (hâkim-savcının) da insan
olmamız hasebiyle kusurumuz halinde derhal özür dilemek erdemin-