

Hukuki Açıdan Sözde Ermeni Soykırım İddiaları
614
soykırımının Türkiye tarafından tanınmasının” ve “Batı Ermenistan’ın”
asıl
emelleri olduğuna açık bir ifadeyle yer verilmiştir.
1995 yılında kabul edilen Ermenistan Anayasasında da aynı emel-
ler tekrarlanmıştır. Ermeni Anayasasının 13. maddesinde “Ermenistan
arması üzerinde
Ararat – Ağrı Dağı’na
” yer verilmiştir. Bu durumlar,
Türkiye ile Ermenistan arasında sağlıklı bir ilişki kurulmasını engel-
leyecek niteliktedir. Ayrıca Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan
– Türkiye sınırının açılması ülkemizde ve Azerbaycan’da “en hafif söz-
lerle ifade edecek olursak” büyük hayal kırıklığı yaratacaktır. Her ne
kadar AB Raporlarında, Katılım Ortaklığı Belgelerinde “
Türkiye’den
komşularıyla iyi ilişkiler içinde olması
gerektiğine” yer verilmekte ise de
iyi niyet ve iyi komşuluk ilişkilerinin sadece tek taraftan bekleneme-
yeceği bilinmeli ve komşumuzla iyi ilişkiler adına geri dönülmesi zor
tavizler verilmemelidir.
Türkiye, sözde soykırım iddialarının gerçek dışı olduğunu, 1.Dün-
ya Savaşı sırasında her iki tarafın yaşadığı acıların, ülke güvenliğini
korumak için yapılan tehcirin soykırım olarak nitelendirmenin huku-
ken doğru olmayacağını tüm dünyaya anlatmakta çok geç kalmış olsa
da kararlılıkla tarihi gerçekleri anlatmamız gerekiyor.
Tek yanlı suçlara karşısında, tarihi ve hukuki gerçeklerin anlatıl-
ması için hükümete, dış işleri bakanlığına, siyasetçilere, hukukçulara,
özellikle uluslararası bağlantısı olan sivil toplum kuruluşlarına, mes-
lek örgütlerine ve her yurttaşa büyük görev düşüyor.
Sonuç olarak,
yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde baktığı-
mızda;
• 1915’te yaşanan olayları soykırım olarak niteleyen herhangi bir
mahkeme kararının bulunmadığı;
• AİHM Perinçek kararında da belirtildiği gibi halen tartışmalı olan
sözde soykırım iddiaları ile ilgili ortak bir mutabakatın da olmadı-
ğı;
• Soykırım Sözleşmesi açısından, soykırım suçunun maddi ve ma-
nevi unsurlarının oluşmadığı;
• iddiaların tarihi gerçekler ve hukuki düzenlemeler gözardı edile-
rek sadece siyasi söylemle sürdürüldüğü görülmektedir.