Previous Page  46 / 393 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 46 / 393 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (126)

Ufuk YEŞİL

45

Fransa’da laiklik uygulaması bu şekilde olup, Fransa’nın laiklik-

ten ne anladığı ve laiklikle neye ulaşmak istendiği şu şekilde özetle-

nebilir; Stasi raporunda yer alan;

“Fransa’nın amacının, ülkenin Müs-

lüman halkına cumhuriyet yurttaşı olmayı öğretmek ve benimsetmektir”

ifadesi aslında konuyla ilgili bize ipucu vermektedir. Fransız yasaları

ve uygulamasına bakıldığında sistem kişilere, din özgürlüğünden

çok düşünce özgürlüğü ve serbest düşünme konularında daha bir

serbestiyet ve ayrıcalık vermektedir. Fransızlar bu durumu da şöyle

gerekçelendirmektedirler; kişiler düşüncelerini özgürce söyleme fır-

satı bulamazlar ise dinlerini de özgür bir şekilde seçebilecek konum-

da olamazlar.

Fransa’daki

laiklik, kişilere din ve vicdan özgürlüğü sağlamadan

öte, din ve dinsel öğelerin devlet kurumlarından çıkarılması için bir

vasıta ve hatta dinin etkilerinin, Cumhuriyet’in hayatını olumsuz

manada etkilemesini önlemek için ideolojik bir koruma kalkanıdır.

Fransa’da halkın genelinin kabul ettiği ve çoğunluk tarafında kabul

gören inanış ve inanç sistemi dışındaki diğer inanışlar ve dini yapı-

lanmalar özgür düşünceyi yok etmeye çalışan “

olağan şüpheliler”

ko-

numundadırlar. Laiklik, gücünü akıl dışı değerlerden alan dinlere

karşı Cumhuriyeti korumak için kullanılabilecek en önemli silahtır.

Uygulanan laik politikaların amacı dini, sadece özel hayatın içerisinde

tutmak ve kamusal alanı dini değer ve düşüncelerden arındırmaktır.

Kısacası Fransa’daki laiklik anlayışıyla Cumhuriyet’i dine karşı koru-

mak amaçlanmıştır.

125

Fransız laiklik anlayışının bir neticesi de kendisini dini sembolle-

rin kullanılmasıyla ilgili göstermiştir. Zira ülkede sadece bu konuyla

ilgili çalışmalar yapılıp getirilen yasaklar yasal güvenceye bağlanmış-

tır. Ancak getirilen yasakların ortak özelliği belli dinlere ait sembol-

lerin kullanımını yasaklamasıdır. Her ne kadar hem yasalarda hem

de AİHM kararlarında öyle kabul edilmese de yasanın lafzından ve

yorumundan bu anlam çıkmaktadır. AİHM’de verdiği kararlarında bu

yasakları tasdik etmiştir.

125

Gönenç, s. 263.