

9
merkezinde yer alan avukat-müvekkil gizliliğini yok etmekte, avuka-
tın savunmayı hazırlarken yararlanacağı belgelerden yoksun kalması-
na yol açmaktadır. (668 s. KHK md. 3/1-ğ)
Avukat bürolarında Cumhuriyet savcısının katılımı olmaksızın
arama ve el koyma işlemi yapılmasına izin veren düzenleme son dere-
ce yanlıştır. El konulan belgelerin avukat-müvekkil gizliliği kapsamın-
da yer alan belgeler olduğunun ileri sürülmesine rağmen, ayrı zarfa
konulup mühürlenmesi zorunluluğunu ortadan kaldıran düzenleme
de, aynı şekilde kabul edilemez. (668 s. KHK md. 3/1-i) Her iki düzen-
leme de avukatın mesleki faaliyetinin kolluk tarafından soruşturma
konusu yapılmasına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca bu düzenlemeler,
meslek sırrının ve buna bağlı olarak “silahların eşitliği ilkesi”nin ihlal
edilmesine neden olmaktadır.
Gözaltı süresinin 30 gün olarak devamı (667 s. KHK md. 6/1-a),
orantısız bir hak kısıtlamasıdır. Gözaltındaki şüpheliyle müdafiin
görüşmesinin 5 gün süreyle engellenebilmesi (668 s. KHK md. 3/1-m),
kişinin özgürlüğünün savunma hakkı ihlal edilerek kısıtlanmasına
sebebiyet vermektedir. Tutukevindeki görüşmelere gün ve süre sını-
rı koyulması (667 s. KHK md. 6/1-d) da, savunmanın hazırlanmasını
zorlaştırmaktadır.
Ayrıca bu kısıtlamalar, özellikle dış kamuoyunda bazı çevrelerce
giderek artan bir şekilde dile getirilmeye başlanan, Türkiye’de sistemli
şekilde işkence ve kötü muamele yapıldığına yönelik iddialarının ka-
bul görmesine zemin hazırlamaktadır. Şu halde bu düzenlemelerden
beklenen yarar ile sonuçta uğranılması muhtemel zarar kıyaslandığın-
da, Türkiye’nin çok büyük bir zararla karşı karşıya kalmak üzere oldu-
ğu vurgulanmalıdır.
Tutukluluğun incelenmesi sırasında müdafiin dinlenilmesi zorun-
luluğunu ortadan kaldıran düzenleme (667 s. KHKmd. 6/1-ı), “çelişmeli
yargılama ilkesi”ne zarar vermekte, “kopyala-yapıştır” gerekçelerle tu-
tukluluk halinin devamını kolaylaştırmaktadır. Bu, hiç kuşkusuz yeni
mağdurlar yaratmaya elverişli bir olumsuzluktur. Olağanüstü zaman-
ların olağanüstü iş yükü, mağduriyetlere mazeret teşkil etmemelidir.
Müdafiin soruşturma dosyasını görme ve içinden örnek alma yet-
kisinin sınırlanması (668 s. KHK md. 3/1-l), adil yargılanma hakkının
ihlalidir. Şüphelinin tutuklu olduğu hallerde, müdafiden gizlenen de-
lillere dayanılarak tutukluluk halinin devamını Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi hiç bir şekilde kabul etmemektedir. Çünkü isnat edilen