

Toplanma Hakkı ve Kolluk Tedbirleri İlişkisi
14
lerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara”
tabi tutulamayacağı belirtilmiştir. AİHM ise, Öllinger
/Avusturya
kararında AİHS’in on birinci maddesinin, ‘ifade özgürlüğü’ baş-
lıklı onuncu madde ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirt-
mektedir.
2
Bu nedenle onuncu maddenin ikinci fıkrasında ifade
özgürlüğü ile ilgili belirtilen sınırlama ilkeleri, bağlama uygunlu-
ğu ölçüsünde toplanma ve örgütlenme özgürlüğü bakımından da
geçerli olacaktır. İkinci fıkraya göre bu özgürlüklerin kullanılması
“yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenli-
ğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması,
kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağ-
lığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması,
gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve
tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı for-
maliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”
Türk mevzuatı ve idaresi bakımından bağlayıcı olan bir diğer
uluslarüstü hukuk kaynağı ise AİHM kararlarıdır.
3
Toplanma hakkı-
nın AİHS’de belirtilen kapsamının yorumlanması ve açıklanması bu
kararlar ile olmaktadır. Bu nedenle onuncu ve on birinci maddelerin
kapsamı hakkında AİHM kararlarıyla ortaya konulan ilkeleri de göz
önünde tutmak gerekmektedir. AİHM’e göre toplanma hakkı farklı şe-
killerde kullanılabilmektedir. Kapalı veya açık yerlerde; yaya veya araç-
larla konvoy halinde; durarak veya oturarak; az veya çok katılımcıyla
bu hakkın kullanılması mümkündür.
4
Barışçıl olması kaydıyla durma,
2
Ziya Ç. Tanyar, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadında Toplantı ve Gös-
teri Yürüyüşü Hakkı”,
AÜHF Dergisi,
Ankara 2011, C. 60, S. 3, s. 598-599.
3
AİHM kararlarının idari işlemler bakımından doğrudan bağlayıcı olmasının yasal
dayanağı İdari Yargılama Usulü Kanununun ikinci maddesidir. Bu kanunun selefi
olan eski Danıştay Kanununun, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüle-
cek davalar başlıklı otuzuncu maddesi, idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve
maksat bakımından kanuna uygun olması gerektiğine hükmediyordu. Ancak İdari
Yargılama Usulü Kanununun ikinci maddesi idari işlemlerin yetki, şekil, sebep,
konu ve maksat bakımından hukuka uygun olması gerektiğini ifade etmektedir.
Bu hükümde kanun yerine hukuk kelimesinin kullanılmış olması önemlidir. Hu-
kuk, kanundan daha geniş bir kavramdır. İçine anayasayı, dolayısıyla temel hak ve
özgürlüklere ilişkin uluslar arası antlaşmaları, AİHM içtihatlarını ve hatta huku-
kun genel ilkelerini de alabilmektedir. Böylelikle bu saydığımız hukuk kaynakları-
nın yasama ve yargı bakımından bağlayıcı olduğu gibi idare açısından da bağlayıcı
olduğunu savunmak mümkün ve hukuk mantığı bakımından gereklidir.
4
Gökçen Alpkaya, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Uygulamasında Top-
lanma Özgürlüğüne Hak”,
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi
, Ankara 2001, C. 56, S.