Previous Page  34 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 34 / 545 Next Page
Page Background

33

TBB Dergisi 2017 (128)

Çiğdem ÇIMRIN

ve 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu’nun 1. maddesinin (b) bendi

66

kapsamında belirlendiğini belirtmiştir. Dolayısıyla her bir olağanüstü

hâl kapsamında çıkarılan KHK’lar çerçevesinde düzenlenerek başvu-

rulan tedbirlerin bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olup olmadığına,

alınan tedbirlerden güdülen amacı gerçekleştirmek açısından temel

hakkı en az sınırlayıcı olanının seçilip seçilmediğine ve son olarak da

sınırlandırmayla ulaşılmak istenen amaç ile sınırlandırmada başvuru-

lan tedbirin ölçüsüz bir oran içinde bulunup bulunmadığına bakmak

gerekmektedir.

Çekirdek alana dokunma yasağı ise Anayasa 15. maddenin ikinci

fıkrası kapsamında sayılan ve mutlak olarak korunması gereken hak

ve ilkelere müdahale edilmemesini korumaktadır. Böylece olağanüs-

tü hâllerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edil-

memek kaydı ve ölçülülük ilkesine uyulmak şartıyla, ikinci fıkrada

sayılmayan hak ve özgürlükler, örneğin toplantı ve gösteri, grev ve

lokavt hak ve özgürlükleri sınırlandırılabilecek, hatta bu hak ve özgür-

lüklerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilecektir.

67

Bu

bağlamda, 1982 Anayasası’nın tartışma yaratan ve Kaboğlu ve Özbu-

dun gibi kimi yazarlar tarafından içinde “istisna anayasa” adı verilen

ikinci bir anayasa barındırdığı iddiasına yol açan Anayasa’nın “

olağa-

nüstü h

â

llerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde

kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla,

Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz

” şeklindeki 148. Maddesinin bi-

rinci fıkrasında KHK’lara ilişkin yargı denetimi devre dışı bırakılarak

Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında yukarıda bahsedilen ilkeler ışı-

ğında bir değerlendirmenin ulusal yargı mercileri düzeyinde yapıla-

mayacağı çıkarımında bulunmak gerek. Ancak, AİHM olağanüstü hâl

ilanını taraf devletlere açık bir çek olarak görmemekte ve her somut

olay yönünden katı bir değerlendirmeye tabi olacak geçici bir istisna

durumu olarak yorumlama yoluna gitmektedir. Gerçekten de AİHM

önüne gelen davada öncelikle “ulusun varlığını tehdit eden başka bir

66

Madde 1(b): “(…) Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak

ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi

belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi

şekilde bozulması (…)”

67

Kemal Gözler, Olağanüstü Hal Rejimlerinde Özgürlüklerin Sınırlandırılması Sis-

temi ve Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukuki Rejimi,

An-

kara Barosu Dergisi

1990(4), s.578.