

453
TBB Dergisi 2017 (130)
Uğur BAYILLIOĞLU
SONUÇ
Şurası açıktır ki bugün uluslararası toplumda, etkili bir ekonomi–
politik tartışma yoktur. Zira sosyalist blok çökmüş ve artık kapitalizm
zaferini ilan etmiştir. Bu sakıncalı görülebilir veya görülmeyebilir. Bu
mesele inceleme konumuz değildir; fakat bir realitedir. Şüphesiz buna
karşılık teorik çabalar sürdürülebilir.
68
Bununla beraber, hak ve yü-
kümlülükler pozitif uluslararası hukuktan kaynaklandığına göre pozi-
tif uluslararası hukukun temelini oluşturan ekonomi–politik altyapıyı
görmezden gelmemekle beraber, pozitif uluslararası hukuk kuralları
çerçevesinde hak, adalet ve eşitlik arayışlarına girmek gerekir. Bir baş-
ka ifadeyle mevcut realite ve bu realitenin dayattığı pozitif uluslararası
hukuk içinde mevcut sorunlara çözüm bulmak gerekmektedir. Dola-
yısıyla günümüz uluslararası hukukunun liberal kural, ilke ve değer-
leri çerçevesinde, liberal rejimlere sahip gelişmiş sanayici devletlere ve
devlet kapitalizmi uygulayan devletlere karşı genel olarak uluslararası
toplumun ve uluslararası toplumun üyesi diğer devletlerin korunması
gerekir. Zaten söz konusu devletler yeryüzünün kaynaklarını şimdiye
kadar kullanmışlardır. Dolayısıyla en azından insanlığın ortak mira-
sı gibi kavramlar ve bu kavramı oluşturan deniz alanlarının, pozitif
uluslararası hukuk kuralları dayanak alınarak, bu devletlere karşı ko-
runması önemlidir.
Realitenin neticesi olarak, sahip oldukları fiili güç ile okyanusun
ortasında bir ada oluşturma veya küçük bir kayayı veya cezir yük-
sekliğini bayındır hale getirip, tam teşekküllü bir ada haline getirme
imkânına veya bu adasal yapılara insan yerleştirme kudretine sahip
devletlere, pozitif uluslararası hukuk kurallarına dayanarak (BMDHS
hükümlerine) ve bu kuralları asıl amaçlarına uygun yorumlanarak,
bu eylemlerinin hukuki sonuç vermemesi sağlanmıştır. Bu, mevcut
sistem içinde mevzi ve fakat önemli bir başarıdır. Zira böylece, büyük
devletlerin, kendi kıta sahanlıkları ve münhasır ekonomik bölgeleri
ile yetinmeyip, diğer devletlerin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik
bölge alanlarının bir kısmı ile Bölge’nin bir kısmını elde etmeleri ve bu
alanlardaki kaynakları kullanmaları önlenmiştir. Aksi halde zaten ta-
68
Bu konuda örnek bir çalışma için bkz: B.S. Chimni, “Marxism and International
Law, A Contemporary Analysis”,
Economic and Political Weekly
, Vol: 34, No: 6, Feb-
ruary 6–12, 1999, s. 337–349.