

54
Parlamenter Sistemden Kopuş ve Sonrası: Karşılaştırmalı Gözlemler ve Bazı Değerlendirmeler
tipik bir örneğini teşkil etmektedir. Bu bağlamda Fransa, parlamenter
sistemden kopuş dinamikleri bağlamında yukarıdaki iki örnekten be-
lirgin bir biçimde ayrılmaktadır.
Bununla birlikte, incelenen her üç örneğin ortaklaştığı nokta, parla-
menter sistemden kopuş deneyiminin orta/uzun vadede kendisinden
beklenen faydaları sağlamamış olduğudur. Bu bağlamda Kırgızistan
ve Moldova’da parlamenter sistemden kopuş; çeşitli ilave sorunlara,
beklenmedik istikrasızlıklara ve ciddi toplumsal çatışmalara giden
yolu açmış; sistem değişikliğinin fayda/maliyet analizi yapıldığında,
açıkça beklentilerin çok altında kalındığı ve hatta “tersine etkili”
(coun-
ter-productive)
sonuçlarla karşılaşıldığı görülmüştür.
Konuya Fransa açısından bakıldığında ise görülen manzara, bu
iki örnekten daha farklı bir durum arz etmektedir. Her şeyden önce,
Fransa’da parlamenter sistemden kopuşun doğrudan doğruya bir ça-
tışma kaynağı haline dönüştüğünü söylemek mümkün değildir. Aksi-
ne, 1958 Anayasası ve özellikle de bu Anayasa’da gerçekleştirilen 1962
değişiklikleri sonrasında kurulan yarı-başkanlık sistemi, uzunca bir
süre boyunca Ülke’nin istikrar ve denge arayışlarına cevap vermiş gö-
rünmektedir. Bunda, Fransa’nın oldukça gelişmiş demokrasi kültürü-
nün ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında göreve gelen siyasî kadroların
da önemli payı olduğunu söylemek mümkündür. Fakat bu örnekte de
ilginç olan husus, aradan geçen 50 küsur yıllık sürenin ardından, yarı-
başkanlık sisteminin demokratik değerlerle uyumsuzluğu ve hesap
verirlik ilkesi yönünden içerdiği sorunlar nedeniyle tartışma konu-
su olmaya başlamasıdır. Bu durum, parlamenter sistemden kopuşun,
yukarıdaki örneklerde görülenin aksine; çeşitli ilave sorunlara, bek-
lenmedik istikrasızlıklara ve ciddi toplumsal çatışmalara yol açmasa
bile zaman içinde sorgulanır hale geldiğini göstermesi bakımından
önem taşımaktadır.
Nihayet, incelenen üç örneğin ortaklaştığı bir diğer nokta da, par-
lamenter sistemden kopuş deneyiminin eninde sonunda parlamenter
sisteme
dönüş
veya parlamenter sisteme
dönüş arayışlarıyla
sonlanmak-
ta olduğudur.
Öyleyse bu noktada sorulması gereken soru; bütün bu gözlemle-
rin, Türkiye’nin gelecekteki karşılaşması muhtemel sorunlar ve takip
edilecek yol haritası bakımından kayda değer bir öngörü imkânı su-
nup sunmadığıdır.