Previous Page  418 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 418 / 497 Next Page
Page Background

417

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Şengül ALTAN ARSLAN

lik hedeflere daha önceki dönemlere göre daha çok yer verilmesine

karşılık, kadın sorunlarına yönelik bütüncül bir politikadan bahset-

mek mümkün değildir. Daha da önemlisi hangi siyasi parti tarafından

kurulursa kurulsun, hükümet programlarının incelenmesinde kadını

aile içinde ele almak, geleneksel kadın kimliğinin yeniden üretilmesi-

ne hizmet etmek açısından zihniyet birliği içinde oldukları görülmüş-

tür. Bu durum, kadın söz konusu olduğunda hangi ideoloji üzerine

temellenirse temellensin fark olmadığına işaret etmektedir.

Bu dönem için üzerinde durulması gereken en önemli nokta, 1970’

li yıllardan itibaren Türkiye’de siyasal partilerin siyasal yelpazenin

sağında ve solunda yer alması anlayışının yerleşmesi ve ideolojik ay-

rılıkların belirginleşmesidir. Bu yönelişle birlikte, sağ partiler kadın

konusuna ve kadın sorunlarına, hem parti programlarında hem de

kurdukları hükümetlerin programlarında daha fazla yer vermişlerdir.

Her ne kadar kadının ikincil rolüne vurgu yapsalar da ideolojik yöne-

limleri doğrultusunda kadınlara etkinlik kazandırmayı amaçladıkları-

nı söylemek yanlış olmayacaktır. Aslında yapılmak istenen, tek parti

döneminden beri kadınların simgesel önemi ve rolüne yeni ve farklı

bir kimlik kazandırmaktır.

II. 1980 Sonrası Hükümet Programlarında Kadın

12 Eylül 1980 yılında yapılan askeri darbe ile TBMM kapatılmış,

bütün siyasi partiler yasaklanmış, sendikaların ve demokratik kitle

örgütlerinin, bu arada kadın derneklerinin faaliyetlerine son verilmiş,

devlet Türk-İslam sentezine göre yeniden yapılandırılmıştır. Ancak, bu

gelişmeleri takiben görece tehlikesiz bulunan kadın konusuna “hak”

arama bağlamında yol verilmiş, böylece konu Türkiye’ nin gündemi-

ne hızla ve önemle girmiştir. Gerçekten de 1980’ler kadının toplumsal

rollerinin yeniden sorgulandığı, kadının topluma katılımı yönünden

yeni rol tanımlarının yapıldığı, kadının kendisinin yeni kimlikler ka-

zandığı yıllar olmuştur. Bu siyasi ortamda 1983’ ten itibaren kurulan

siyasi partiler, ideolojik etkisi sayısal durumu ile ölçülemeyecek ka-

dar büyük olan kadın hareketinin etkisiyle “kadın haklarını” gündem

maddelerinden biri haline getirmiştir. Ancak, bu gelişmelere rağmen,

siyasal partiler ne kadınların ikincil konumunu değiştirecek veya er-

kek egemenliğini sorgulayacak girişimde bulunmuşlar, ne de sorgula-

yan girişimleri desteklemişlerdir.