Previous Page  44 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 44 / 497 Next Page
Page Background

KADININ KORUNMASINA İLİŞKİN

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER VE

TÜRKİYE’NİN KONUMU

INTERNATIONAL AGREEMENTS REGARDING PROTECTION OF

WOMEN AND THE STATUS OF TURKEY

Şafak PARLAK BÖRÜ*

Özet:

Fransız İhtilâlinden bu yana kadınlar erkeklerle eşit hak-

lara sahip olabilmek için çeşitli mücadelelere girişmişlerdir. II. Dünya

Savaşı sonrası hız kazanan bu mücadele sonucu kadınların korun-

ması, ayrımcılığın ortadan kaldırılarak gerçek anlamda eşitliğin sağ-

lanabilmesi için ulusal ve uluslararası düzeyde birçok çalışma ger-

çekleştirilmiştir. Ancak, kadınların erkeklerle eşitliği prensibinin tam

anlamıyla kabul görmesinde, erkek egemen anlayışının toplumlarda

etkin olması, kültürel bakımdan ataerkil bir yapının mevcut bulun-

ması gibi durumlar önemli bir engel oluşturmuştur ve hâlâ oluştur-

maktadır.

Kadınlar insan haklarından birey olarak yararlanma hakkına

sahiptir. Ancak cinsiyet ayrımcılığı sebebiyle, özellikle eşitlik ilkesi

bakımından uluslararası belgelerde ‘kadın hakları’ ayrıca ve özellik-

le düzenlenmiştir. Bunun temel nedeni, kadınlara karşı uygulanan

eşitsiz ve ayrımcı uygulamaların önlenmesi ve kadınların toplumsal

konumlarında iyileştirme yapılması için buna gerek duyulmasıdır.

Bu konuda 1945 BM Şartı ile atılan ilk adım, yine Birleşmiş Milletler

nezdinde ortaya konulan uluslararası belgelerle, ayrıca Avrupa Bir-

liği bünyesinde yapılan çalışmalarla desteklenmiş ve geliştirilmiştir.

Özel olarak kadın haklarını düzenleyen belgelerden en önemlisi ola-

rak kabul edilen Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi

Sözleşmesi (CEDAW) hayata geçirilmiş; Türkiye’nin de taraf olduğu

Sözleşme kadınlara karşı cinsiyet sebebiyle yapılan her türlü ayrımı

yasaklayarak, taraf devletlere ayrımcılığı önleyici tedbirler alma yü-

kümlülüğü getirmiştir. Sözleşmeye ek Protokol ile de hakların ihlalin-

de başvurulabilecek denetim mekanizmaları oluşturulmuştur.

Kadınlara karşı toplumsal cinsiyet ayrımcılığının gelmiş olduğu

son nokta ise kadına yönelik şiddet olaylarında kendini gösterir. Bu

konuya Nairobi Stratejileri ile ilk defa eğilinmiş olup, devletlerin so-

mut önlemler almaya zorlanması ve daha üst bir bilinç oluşturulması-

na yönelik ihtiyacın neticesinde -Türkiye’nin de taraf olduğu- İstanbul

Sözleşmesi doğmuştur.

Ülkemizde bir taraftan uluslararası standartlara oldukça uygun

yasal düzenlemeler kendini gösterirken, diğer taraftan çağdaş top-

lumlarda asla kabul edilemeyecek bazı ayrımcılık örnekleri, hak ihlali

ve şiddet niteliği taşıyan uygulamalar görülmektedir. Bildirimizde baş-

ta anılan Sözleşmeler olmak üzere, konuya ilişkin uluslararası belgeler

*

Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim

Dalı Öğretim Üyesi