Previous Page  48 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 48 / 497 Next Page
Page Background

47

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Şafak PARLAK BÖRÜ

durumun temelde kabul edilemez niteliğine yönelik belirgin bir du-

yarlılık geliştirilmiş; kadınlara karşı ayrımcılığın tüm dünyada gerçek

bir sorun olduğu kabul edilerek, bu durumun ortadan kaldırılması-

na yönelik daha somut adımlar atılmaya başlanmıştır.

2

1993 Viyana

Konferansı

3

ile uluslararası kadın hakları söylemi ‘kadın hakları insan

haklarıdır’ anlayışını benimsemiş; böylece toplumsal cinsiyete dayalı

olarak ortaya çıkan bütün ihlallerin de özde insan hakları ihlali olduğu

açıkça tescil edilmiştir. Günümüzde gelinen noktada, kadınların insan

hakları, insan haklarının ayrılmaz ve parçalanamaz bir öğesi olarak

kabul edilmektedir.

4

Hatta, artık söz konusu hakların özellikle vur-

gulanması gereği de kabul görmekte; bu yönde bir vurgunun ayrımcı

değil, kadınlarla erkekler arasında olması gereken gerçek eşitlik talep-

lerinin kaçınılmaz bir gereği olduğu kabul edilmektedir.

İnsan hakları anlayışında uluslararası düzlemde ‘siyasi ve medeni

haklar’dan ‘sosyal, ekonomik ve kültürel haklar’a doğru yaşanan açılı-

mın paralelinde bir evrim de yirminci yüzyılın özellikle son çeyreğin-

de kadınların insan haklarının gelişmesi ile yaşanmıştır. Bu dönemde,

2

1970’li yıllardan itibaren Birleşmiş Milletler, ayrımcılığın giderilmesi, kadın ve

erkeklerin eşit haklara sahip olmalarını sağlama amacı doğrultusunda, Kadının

Statüsü Komisyonu’nun, kadınları temsil eden resmi heyetlerin ve sivil toplum

örgütlerinin katkılarıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için çeşitli karar-

lar almış, konferanslar düzenlemiştir. Konuya ilişkin ayrıntılı olarak bkz. Arzu

Genç Arıdemir, ‘Aile Hukuku Bakımından Önem Taşıyan Kadın Haklarına İlişkin

Uluslararası Belgeler ve Bunların Türk Hukukuna Etkisi’, Prof. Dr. Necla Arat’a

Armağan, İstanbul 2004, s.178 vd.

3

1993 yılında Viyana’da gerçekleştirilen bu konferans BM İkinci Dünya İnsan Hak-

ları Konferansı’dır. Konferans sonunda kabul edilen Viyana Bildirisi ve Etkinlik

Programı’nda, özellikle sivil toplum örgütlerinin çalışmalarıyla, Devletlerin kadın

haklarını gözetmek ve tanımakla yükümlü olduğu ve bu hakların insan hakları-

nın ayrılmaz bir parçası olduğu yönünde ifadelere yer verilmiştir. Bildiri (md.18)

gereğince, kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının, evrensel insan hakla-

rının devredilmez, ayrılmaz ve bölünmez bir parçası olduğu belirtilmiş; ayrıca

kadınların ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde, siyasal, medeni, ekonomik,

toplumsal ve kültürel yaşama tam ve eşit katılımı ve cinsiyet temelindeki her bi-

çimi ile ayrımcılığın sona erdirilmesinin uluslararası toplumun öncelikli hedefleri

arasında olduğu dile getirilmiştir. Bu konferans ile, hükumetler, kurumlar, hü-

kumetler arası ve hükumetler dışı örgütler, kadınların ve kız çocuklarının insan

haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çabalarını yoğunlaştırmaları hu-

susunda uyarılmıştır (Genç Arıdemir, s.179-180).

4

Bu konuda ayrıntılı olarak bkz. Gülriz Uygur/İrem Çağlar Gürgey, ‘Kadınların ve

Kız Çocuklarının İnsan Hakları İhlali ve Bunun Bir Örneği Olarak Kadına Yönelik

Şiddet’, Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Hakları: Kadına Yönelik Şiddet ve

Ev İçi Şiddet, Ankara 2014, s.11 vd.