

475
TBB Dergisi 2017 (özel sayı)
Fatma Süzgün ŞAHİN
Mary Woollstonecraft
tarafından “Kadın Haklarının Savunusu”
adıyla 1792’de yayınlanan eser, feminist hareket için bir başlangıç nok-
tası oluşturmak dışında aynı zamanda sonranın feminist düşüncesi-
ni de etkilemiştir. Aynı yüzyıl içinde, Fransız Devrimi için mücadele
vermiş bir kadın olan,
Olympe de Gougees
2
Kadın Hakları adlı bir el
broşürü dağıtmış ve devrime muhalefet gerekçesiyle giyotinle idam
edilmiştir. Hemen arkasından da kadınların politik faaliyette bulun-
ması yasaklanmıştır.
3
Feminizmin kökeni 18. yüzyıla uzanmakta ise
de, ancak 1960’lı yıllarda gelişmiştir. Feminizm, özellikle ikinci kuşak
feminist hareketle birlikte daha felsefi unsurlar kazanmış ve kadınlar
tarafından algılanan sosyal eşitsizlikleri sorgulamanın ötesine giderek,
daha yoğun bir çerçeve edinmiştir. Bu çerçeve içinde feminizm, kadın-
ları erkeklerle ilişki içinde, kaçınılmaz olarak oldukça dezavantajlı bir
konuma yerleştiren hayli derinlere kök salmış ideolojik yapıları eleş-
tirmektedir. Örneğin, Batının politik kurumlarını gerekçelendirmede
oldukça önemli bir yer işgal eden “toplumsal sözleşme” öğretisi bu
ideolojik yapılardan önemli bir tanesidir. Bu bağlamda, Lacancı psi-
kanalizm feminizm için ilham kaynağı olmuştur, zira Lacancı psika-
nalizmde, bilinç ya da ben, öznelliğin merkezi değildir, buradan ha-
reketle feminizm dil, felsefe ve hukuktaki toplumsal cinsiyet eğilim
ve yönelimlerini sorgulamaktadır. Bu da bize şunu göstermektedir:
İlk düzlemde eşitlik talebiyle yola çıkan feminizm, sonrasında konuyu
daha derinden ele alarak, kadınları bekleyen görevin, özü itibariyle
dişil olan yeni bir dil, hukuk ve felsefe geliştirmek olduğu noktasına
geldi. Toplumsal dokuyu yeni baştan inşa etme mücadelesi içine gir-
di. Çünkü kadını, erkeğin eksik ve aşağı ötekisi olarak tanımlayan bir
düşünce geleneğine meydan okuyan feminizm, daha radikal bir dü-
zeyde, dil, toplum ve kültürün, erkeğin perspektifinden, eril çıkar ve
2
Olympe de Gouges (1748 – 1793), Fransız yazar. Sosyal konularda yayımladığı
broşürler ve yazdığı piyeslerle Fransız Devrimi’nde aktif rol aldı. Devrim sırasın-
da tartışılan insan haklarının kadınları da kapsaması için uğraşan ender kişilerden
biri olmuştur. 1791 yılında Kadın Hakları Bildirgesini yayınlamıştır. 16. Ludwing’i
savunup Robes-pierre’e saldırmak cüretinde bulunduğu iddiasıyla 1793’de idam
edilmiştir. Bkz: Jostein Gaarder, Sofi’nin Dünyası, Pan Yayıncılık, 15. Basım, Eylül
1996, İstanbul, s. 36
3
Josephine Donovan, Feminist Teori Amerikan Feminizminin Entelektüel Gelenek-
leri, İletişim Yayınları, Çev. Aksu Bora, MeltemAğduk Gevrek, Fevziye Sayılan, 1.
Baskı, 1997, İstanbul, s. 15.