

61
TBB Dergisi 2017 (özel sayı)
Şafak PARLAK BÖRÜ
kin yasal düzenlemelerin, bu düzenlemeleri fiilen uygulama yetkisi
olanlar tarafından iyi anlaşılıp benimsenmesi, anılan düzenlemelerin
kağıtta kalmaması, gerçek kadınların gerçek yaşamlarına dokunabil-
mesi açısından zorunludur.
31
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının ciddi bir yansıması olarak kar-
şılaştığımız kadına karşı şiddetin üstesinden gelebilmek için de yuka-
rıda değindiğimiz hususlar geçerlidir. Esasen sadece Türkiye’de değil,
tüm dünyada hukuk sistemleri başlangıçta ‘özel alan’ anlayışıyla aile
içi müdahalelerden kaçınmış;
32
fakat zaman içinde sivil toplum örgüt-
lerinin mücadeleleri sonucunda kadının evlilik içindeki haklarının ve
statüsünün de eşit olarak korunması için gerekli düzenlemeleri yap-
mak zorunda kalmışlardır. Özel alan anlayışına dayalı hukuk kuralla-
rı, toplumun genel değer yargıları kadına yönelik şiddetin sürmesinin
ve hatta artmasının başlıca sebepleri olmuştur. Ancak kadın hareket-
lerinin olağanüstü kararlılıkla yürüttüğü mücadeleler bu yaklaşımın
ve hukukun bu konuda rolünün tartışılmasını sağlamış; uluslararası
belgelerin de etkisiyle iç hukuk düzenlemelerinde pek çok değişiklik
yapılmıştır. Ancak Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Aile
Mahkemeleri Kanunu, (6284 sayılı) Ailenin Korunmasına ve Kadına
Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Denetimli Serbestlik ve
YardımMerkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Çocuk ve Kadınlara
Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlen-
mesi İçin Alınacak Tedbirler Hakkında Başbakanlık Genelgesi(2006/7)
gibi düzenlemelere rağmen sorunun çözüme kavuşturulmasında
önemli ve ciddi mesafeler katedildiğini söyleyebilmek mümkün de-
ğildir.
33
31
Bkz. Acar (Türkiye), s.21.
32
Kadına yönelik şiddetin insan haklarıyla ilgisinin kurulmasında toplumsal cin-
siyet perspektifi önem arz etmektedir. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetin top-
lumsal cinsiyet şiddeti çerçevesinde ele alınıp değerlendirilmesi gerekir ki, bu
şiddet kadına kadın olduğu için yönelen veya kadınları orantısız şekilde etkileyen
şiddettir. Esasen, devletin kamusal alan ve özel alan ayrımı nedeniyle özel alana
karışmamasının sonucu olarak en fazla ortaya çıkan insan hakkı ihlalinin kadına
yönelik şiddet olduğunu belirtmek gerekir (Konuya ilişkin bkz. Uygur/Çağlar
Gürgey, s.34, 43 ve 45).
33
Şiddetin çeşitli türlerini ele alarak bakıldığında, Türkiye’de şiddet yaşayan ka-
dın oranının ortalama % 40 gibi görünmekle birlikte, görünmeyen- gizli yaşanan
şiddetle bu oranın % 50’lere kadar çıktığı belirtilmektedir. Bu konuda kapsamlı
bir proje çalışması için bkz. Kadın Hakları İnsan Haklarıdır Projesi, Kamer Vakfı,