

62
Kadının Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmeler ve Türkiye’nin Konumu
Türkiye, yukarıda değindiğimiz üzere, 1985 yılında kadın hakları-
nın tanınması ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığının kaldırılmasına iliş-
kinCEDAW’ı imzalamış; kadınlara karşı ayrımcı nitelik taşıyan hukuk-
sal düzenlemeleri kaldırma, kadın erkek eşitliğini hayata geçirme sözü
vermiştir. Son olarak, kadına karşı şiddet ve ev içi şiddet konusunda
spesifik ve ayrıntılı düzenlemeler içeren ‘Kadınlara Karşı Şiddet ve Ev
İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Sözleş-
mesi (İstanbul Sözleşmesi)’ni 14 Mart 2012’de onaylamış, bu Sözleşme
1 Ağustos 2014’de yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin bağlayıcı niteliği
olup, spesifik olarak kadına karşı şiddet ve ev içi şiddet konusunda
yaptırım gücü olan ilk Sözleşme niteliğini taşımaktadır. Sözleşmenin
diğer bir önemli yönü, geleneklerin kadına yönelik şiddetle ilgili meş-
rulaştırıcı etkilerini ortadan kaldırmaya hizmet etmesidir.
34
Türkiye
anılan Sözleşmenin ilk imzacılarından olmakla övünmekle birlikte,
bu sözleşmede ve yine taraf olduğu CEDAW ve BM Çocuk Haklarına
Dair Sözleşmede, hakkında doğrudan/dolaylı koruyucu düzenleme-
ler getirilen örneğin evlilik içi tecavüz, zorla evlendirme ve erken evli-
likler, çocuğa yönelik şiddet, ensest gibi konuları henüz yeterli hukuki
korumaya kavuşturamamıştır. Ülkemizde yaygın biçimde ortaya çı-
kan bu tür ve kadına karşı şiddete ilişkin diğer sorunların çözümü için
gerekli ve yeterli hukuki önlemler mevcut değildir; var olan düzenle-
meler de çok yetersizdir.
35
Ataerkil yapıdan, geleneklerden, önyargı-
lardan, ailelerin sosyal ve ekonomik durumlarından kaynaklanan bu
tür sorunların çözümü amacıyla ortaya konulacak hukuki önlemlerin
sorunların çok yönlü yapısı nedeniyle tek başına yeterli olamayacağı
da ortadadır. Demek ki, asıl önemli olan geleneksel rollerden sıyrılıp,
zihniyeti değiştirebilmek ve geliştirebilmektir.
Ankara 2016, s.6 vd.
Avrupa Birliği bünyesinde de -ülkemizdeki durum ile kıyaslanamaz ise de- duru-
mun çok iç açıcı olduğu söylenemez. Temel İnsan Haklarına ilişkin Avrupa Ajansı
tarafından hazırlanan bir rapora gore, kadınların % 33’ünün 15 yaşından itibaren
fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığı belirtilmiştir ki; bu istatistiksel verilerin
de fiili duruma göre düşük olma oranının çok muhtemel olduğu, kapılar ardın-
da kalıp rapor edilmeyen çok şiddet vakası olabileceği belirtilmektedir (De Vido,
s.71).
34
Uygur/Çağlar Gürgey, s.49.
35
Bu konuda proje uygulaması verileri ve ayrıntılı bir araştırma&değerlendirme
için bkz. Kadın Hakları İnsan Haklarıdır Projesi, s.58 vd.