Previous Page  59 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 59 / 497 Next Page
Page Background

58

Kadının Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmeler ve Türkiye’nin Konumu

III. TÜRKİYE’NİN KONUMU

Türkiye’de kadınlar hukuk dünyasını çevreleyen yazılı kurallar ile

sivil toplum ilişkilerini düzenleyen kültürel değerler arasında sıkışıp

kalmıştır. Ülkemizde kadın rolleri, kadın-erkek eşitliği ve kadınların

insan haklarına ilişkin gerçeklik, bir yandan uluslararası standartlara

oldukça yaklaşan, hayli gelişmiş bir düzeye gelindiğini gösterirken,

diğer yandan çağdaş uygar toplumlarda asla kabul görmeyecek bazı

ayrımcılık örneklerini ve hak ihlali niteliği taşıyan uygulamaları yay-

gın biçimde içermektedir. Dolayısıyla, ülkemizde kadınların durumu

dünyada benzerine kolay rastlanmayan bir tezatlar tablosudur.

27

Son yıllarda gerçekleştirilen pek çok yasal reformla kadın erkek

eşitliği ve kadının insan haklarının gelişimi konularında önemli adım-

lar atılmış olmakla birlikte; bu yasal düzenlemelerin gerçek hayatta

karşılık bulamadığı, başta kadınlara karşı şiddet olmak üzere, istih-

damdan siyasete birçok alanda gerçek anlamda kadın erkek eşitliğinin

sağlanmasından çok uzakta olunduğu görülmektedir. Anılan temel

uluslararası sözleşmelerin ve diğer uluslararası konferans ve düzenle-

melerin de etkisiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve yakın

geçmişte oldukça ilerici ve uluslararası standartlara uygun düzenle-

meler yapılmıştır. Ancak ülkemizde erkek egemen toplumsal yapının

bazı yansımalarının bu olumlu değişiklik ve dönüşümlerden çok da

etkilenmeden devam ettiği bilinen bir gerçektir. Türkiye’de hala kadın

erkek eşitliği ve kadınların insan hakları söz konusu olduğunda, de

jure ve de facto konumlar arasında çok büyük farklılıklar mevcuttur.

28

Günümüzde Türkiye’de esasen CEDAW’ın esas aldığı temel ilke-

lere oldukça uyumlu ve uygun bir yasal çerçeveden söz etmek müm-

kündür. Yakın geçmişte kadınların insan haklarına ilişkin olarak çok

ciddi ilerlemeler gerçekleşmiş, bu yönde olumlu yasal reformlara imza

atılmıştır. Bu reformların içinde en dikkat çeken, 2004’de Anayasanın

10. maddesinde yapılan değişikliktir: Bu değişiklikle, maddeye kadın

27

Örneğin; ülkemiz üniversitelerinde her dört profesörden biri kadınken, yaklaşık

her dört kadınımızdan biri hala okuma- yazma bilmemektedir. Yine hukuk, tıp

alanlarında çalışan, akademik kariyer yapan kadınların oranı %40’lara yaklaşır-

ken, ülkede işgücüne katılan tüm kadınların %39’u ‘ücretsiz aile işçisi’ konumun-

dadır ve kentlerde çalışan kadın oranı (%19,9) hiçbir Batı toplumu ile kıyaslana-

mayacak kadar düşüktür. Bkz. Acar (Türkiye), s.14.

28

Acar (Türkiye), s.15.