Background Image
Previous Page  466 / 529 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 466 / 529 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (98)

AİHM Türkiye Raporu

465

ve gazeteci Hrant Dink’in davası, Türk yargı sisteminin cezasız-

lık sorununu ele alış biçimindeki eksiklikleri göstermiştir. AİHM

2010 tarihli kararında

36

, Türkiye’nin Dink’in hayatını koruma, ve

AİHS’nin 2. maddesi ihlal edilerek öldürülmesine ilişkin etkin

soruşturmalar yürütme konusunda başarısız olduğuna hükmet-

miştir. AİHM böylelikle soruşturmalardaki çok sayıda eksikliğe

dikkat çekmiş ve yetkililere yönelik bütün takibatın yarım bıra-

kıldığını gözlemlemiştir. Mahkeme, başvuru sahiplerinin Dink’in

hayatını koruma görevini yerine getirme konusunda başarısız

olan sorumluların teşhis edilmesini ve mahkûm edilmesini sağ-

layabilecek etkili bir hukuk yoluna başvurma imkânı olmamasına

istinaden, AİHS’nin 2. maddesiyle birlikte 13. maddesinin de ihlal

edildiği hükmüne varmıştır.

51. Temmuz 2011’de Dink’in katili 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptı-

rılırken ve diğer önemli şüphelilerin mahkemesi devam ederken,

bugüne kadar güvenlik güçlerinin mahkûmiyetiyle sonuçlanan

tek soruşturma Trabzon jandarması mensupları aleyhine yürütül-

müştür. Ancak, AİHM kararında, diğer kamu görevlilerinin göre-

vi suistimal ettiklerine ilişkin inandırıcı suçlamaların (savcılar ve

müfettişler tarafından yapılanlar dahil) etraflıca soruşturulmadı-

ğından da söz edilmiştir. Paralel başlatılan birçok soruşturmanın

başarısız olma nedenleri arasında, Trabzon ve Samsun’da savcı-

ların dava açmamaya karar vermeleri ve idari mahkemelerin ida-

ri soruşturma izni kararını bozmaları vardır. İdari soruşturmalar

şüphelilerle aynı hiyerarşik yapıdaki memurlar tarafından yürü-

tülmüştür ve Hrant Dink’in ailesi bu soruşturmaların hiçbirine da-

hil edilmemiştir.

52. Hrant Dink cinayetini soruşturan özel yetkili savcının, başlan-

gıçtan itibaren TCMK’nın 153. maddesinin 2. fıkrasına istinaden

kovuşturma dosyasına erişiminin kısıtlandığı belirtilmiştir. Dink

ailesinin avukatları, bu kısıtlamanın TCMK’da öngörülen amacın

aksine, kanıtların bütünlüğünü koruyarak adaletin çıkarlarına

hizmet etmek yerine, güvenlik güçlerinin aleyhine olan kanıtları

elemeyi, tahrif ya da tahrip etmeyi kolaylaştırdığını bildirmiştir.

36

Dink-Türkiye,

14 Eylül 2010 tarihli karar.