

Tutuklamaya İlişkin Temel Sorunlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin...
68
ruşturma, gerekse kovuşturma evresinde verilmiş olan adli kontrol
kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. C. savcısı tutuklama yerine adli
kontrol kararı verildiği için itiraz yoluna gidebileceği gibi, adli kontrol
isteminde bulunmuş olup da, bu istemin sulh ceza hâkimi veya ola-
ya bakan mahkeme tarafından reddi kararına karşı da itiraz yoluna
gidebilir. Şüpheli veya sanık da, adli kontrol kararına itiraz edebilir.
Bununla birlikte şüpheli veya sanık, hukuksal yararı olmadığı için,
adli kontrol yerine tutuklama kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle
itirazda bulunamaz
93
.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, koruma tedbirlerine itiraz müesse-
sesinin işleyişini AİHM kararları doğrultusunda sorgulamak gere-
kir. AİHM birçok kararında Türkiye’de tutuklu yargılamaya itiraz
imkânlarını incelemiş ve Hükümetin, atıfta bulunduğu hukuk yolu-
nun sanıklar için gerçek anlamda çekişmeli bir usul sunduğunu ka-
nıtlayamadığına ve AİHS’nin 5/4 maddesinin ihlal edildiğine karar
vermiştir. Örneğin, Akalın/Türkiye (
23480/06)
;
Koşti vd/ Türkiye
;
Şayık
vd/Türkiye
(1966/07, 9965/07, 35245/07, 35250/07, 36561/07, 36591/07
ve 40928/07). 7 Aralık 2010 tarihli Alp ve diğerleri/Türkiye davasın-
da da AİHM aynı hususu yinelemiş ve benzer bir sonuca ulaşmıştır
(Başvuru no. 34396/05, 8753/06, 37432/06, 37435/06, 2873/07, 24664/07 ve
44938/08)
.
Erhan Dinç/ Türkiye Davası (Başvuru No: 28551/06)
da burada
örnek olarak verilebilir. Davada, tutukluluk haline karşı yapılan itira-
zı değerlendiren adli bir merciin, özellikle çekişmeli yargı sürecinde
taraflar arasında silahların eşitliği ilkesini de gözeten bir duruşmanın
gerçekleşmesini sağlayacak hukuki güvenceleri sağlaması gerektiği iç-
tihatlar ışığında vurgulanmıştır (Bkz. Sanchez-Reisse-İsviçre, 21 Ekim
1986, Toth-Avusturya 12 Aralık 1991, Kampanis-Yunanistan 13 Tem-
muz 1995, Schöps-Almanya no:25116/94). AİHM bunun yanı sıra yeni
CMK’nın 271. maddesinin teoride bir hükümlünün temsilcisine veya
sanık avukatına itiraz hakkının incelendiği sırada adli bir mercii tara-
fından dinlenme olanağını tanıdığını not etmektedir. Bununla birlikte,
olası muhtemel bir duruşma talebi ise sanıklar ve/veya temsilcileri ta-
rafından dile getirilse dahi hukuki yetkilinin inisiyatifine bırakılmak-
tadır. Mevcut başvuruda, başvuranın serbest bırakılma talebinin dosya
üzerinden incelendiğini hatırlatan AİHM, görevinin bu davaya özgü
93
Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Saygılar/Alan, s. 446.