

Mülteci-Göçmen Belirsizliğinde İklim Mültecileri
234
“Zulme uğramaktan haklı nedenlerle korkan” ibaresinde iki un-
sur bulunmaktadır: “zulüm” ve “haklı nedenlerle korku”. Sözleşme-
de zulümden ne anlaşılması gerektiği açıkça belirtilmemiştir. Ancak
söz konusu olabilecek ”zulüm”den bir ülkeden terk-i diyar edilme-
sine varacak nitelikte bir korku mahiyetinde olması gerektiği anla-
şılmaktadır. “Korku”dan öznel bir duygu olmasının etkisiyle ne an-
laşılması gerektiği de net değildir. Ancak, “zulüm” durumunda her
kişinin “korku” hissine kapılabileceği ve buna karşılık sergileyeceği
davranışın o yerden kaçma eylemi olabileceği (karinesine varılabi-
lir) düşünülebilir. Zamana ve mekâna göre göreli/göreceli olan/ola-
bilen/olabilecek “zulüm” kavramı, insan hakları ihlalleriyle doğru
orantılı şekilde gelişmeye müsait bir yapıdadır. Bu durum kavramın
tanımlanmasını güçleştirmekte ve tanımın ucunun açık olmasına yol
açmaktadır
12
.
Tanım irdelendiğinde zulmün beş nedeni bulunmaktadır: ırk, din,
tabiiyet, belirli bir sosyal gruba mensubiyet, siyasi düşünceler. Tanım-
da her ne kadar zulmün kaynağı veya haklı korkudan kaynaklanan
zulüm bu nedenlere bağlansa da içeriğinin genişliği durumlar çerçe-
vesinde değerlendirilmektedir.
Zulmün ırka dayalı yapıldığı unsur incelendiğinde 1951
Sözleşmesi’nde “ırk” kelimesinin irdelenmediği, tanımlanmadığı gö-
rülmektedir. 1965 tarihli Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldı-
rılmasına İlişkin Sözleşmesi’nin ilk maddesinde “ırk, renk, soy ya da
ulusal ya da etnik kökene” dayandırılarak anlaşılmaktadır
13
. Herhangi
bir ırka dayanma durumu, mülteci statüsü kazanmak için yeterli ol-
mamaktadır. Irk unsuru tanımdaki diğer unsurlarla birlikte veya on-
larsız olabilmesiyle belirli bir baskı ve zulümle bir araya geldiğinde
statü kazandırabilmektedir.
Sığınma anlayışının en temelinde bulunan tarihin en başlangıcın-
dan itibaren ilticaya sebep olan unsur din sebebiyle yapılan zulümdür.
1951 Sözleşmesinin ortaya çıktığı süreç dine ve inançlar temelli zulüm
ve baskının yoğunlaştığı İkinci Dünya Savaşı sonrası olmuştur. Bu se-
beple bu unsur o dönem itibariyle oldukça etkin bir unsur olmuştur.
12
Çiçekli,Bülent,
Uluslararası Hukukta Mülteciler ve Sığınmacılar
, Seçkin Yayınları,
Ankara2009, s. 52.
13
Türkiye Temsilciliği, BMMYK, s. 237.