Background Image
Previous Page  16 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 16 / 413 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (112)

Doğan ŞENYÜZ

15

Eşitlik ilkesi kapsamında, durumları aynı olanların aynı, farklı

olanların farklı hukuki kurala tabi olması soyut anlamda kolayca ifade

edilebilirken kişilerin hangi koşullar altında eşit, benzer, özdeş veya

aynı olduğunu belirlemek o kadar da kolay değildir. Bu noktada karşı-

mıza nispi eşitliği sağlamak için kurallarla yaratılacak sınıflandırma-

ların hangi gerekçe ve ölçütler üzerine oturtulacağı sorunu çıkar. Bir

başka deyişle ayrı hukuksal durumda olanları bütünden ayıracak ve

farklı kurala tabi tutulmalarını gerektirecek kıstaslar veya ayraçlar ne

olacaktır. İşte bunlar kural farklılıklarını geçerli hukuki zemine oturt-

mada kullanılan ve “haklı neden” olarak ifade edilen durumlardır. Bu

nedenle nispi eşitliğin sağlanmasının özünde “haklı neden” in olduğu

görülür. Haklı neden olmadan farklı kural yaratılmaması, haklı neden

olduğunda ise farklı kuralın yaratılması nispi eşitliğin gereğidir.

Gerçekten, mükelleflerin gelirlerindeki ve konumlarındaki farklı-

lıkların kaçınılmaz olduğu günümüzde tüm kuralların herkese aynı

şekilde uygulanması beklenemez. Mükellefler arasında ayrımcılık

yapmamak demek, mutlak eşitliğe uygun davranmak demek değildir.

Kanunda haklı nedene dayanarak yapılan farklılık veya ayırım eşitlik

ilkesine aykırılık oluşturmaz, bilakis eşitlik ilkesinin hayata geçiril-

mesinin aracı olarak görülür ve değerlendirilir. Kanunun haklı neden

olmaksızın yaptığı ayırımcılık eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur.

Vergisel konum bakımından kimler benzerdir ki bunlara eşit, kim-

ler farklıdır ki bunlara da farklı uygulamalar getirilsin. Bir başka deyiş-

le benzerliklerdeki ne kadarlık farklar eşitliği ihlal olarak değerlendiril-

meyecektir. Ölçü nedir? Düzenlemeler yapılırken vergiler bakımından

eşitliğin sağlanmasında kullanılacak ölçüye Anayasa’da açıkça yer ve-

rilmiştir. Vergilendirmede eşitlik konusunda Anayasa’nın 73. maddesi

“mali güce” göre farklılaştırma yapılması şeklinde özel bir ölçü getir-

miştir. Bu anayasal kural haklı bir neden olmadıkça vergilendirmenin

bu ölçü kullanılarak yapılacağına işaret etmektedir.

4

Mali güç hukuki

anlamdaki eşitliğin vergilendirme alanındaki görünümüdür.

4

Vergilemede, mali güçten ayrılmayı gerektiren haklı neden varsa bu değere üs-

tünlük tanınmaktadır. Örneğin, yatırımları ve sermaye birikimini artırmak adına

tasarruflardan (faiz geliri şeklindeki menkul sermaye iratlarından) daha az oran-

da vergi almak içinde bulunulan şartlar bakımından, mali güce aykırı olsa bile

eşitlere eşit davranışı zedelemediğinden, yaratılan farklılık haklı sebep olarak gö-

rülebilmektedir. Ancak sporcuların ücretlerinden daha az oranda vergi almanın

haklı sebep bakımından savunurluluğu sorgulanabilir durumdadır.