

Halkoylaması
218
sonucu değiştirmemektedir. Yasanın yürürlüğe girmesi tali kurucu iktidar
olarak TBMM’yi değil, diğer devlet organlarını ve bireyleri bağlayıcı olabil-
mesinin önkoşuludur. Anayasa’da TBMM’nin Anayasayı değiştirme yetkisi-
ni kullanmasına, halkoyuna sunulan yasalar üzerinde tasarrufta bulunmama
biçiminde bir istisna öngörmemektedir. Halkoyuna sunularak kabul edilen bir
Anayasa değişikliğini yürürlükten kaldırma yetkisine sahip olan TBMM, he-
nüz referandumda oylanmamış ve yürürlüğe girmemiş bir anayasa değişikliği
yasası üzerinde evleviyetle tasarruf yetkisine sahiptir.
...
Cumhurbaşkanının iradesiyle halkoyuna sunulan 5678 sayılı Yasa’da
5697 sayılı Yasa’yla yapılan değişiklik yine Cumhurbaşkanı’nın iradesiyle
yürürlüğe girmiş, değişen Yasa ise, Yüksek Seçim Kurulu’nun gözetim ve
denetiminde gerçekleşen halkoylaması sonucunda kabul edilerek yürürlüğe
girmiştir. Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın halkoyuna sunma ve Yüksek Se-
çim Kurulunun halkoylamasına ilişkin genel yönetim ve denetim yetkisine
müdahalesi söz konusu değildir.” ifadelerine yer vermiştir
38
.
Anayasa Mahkemesi kararı
39
doktrinde de çeşitli eleştirilerle karşı
karşıya kalmıştır. Onar;
“halkoyuna sunularak kabul edilen anayasa de-
ğişikliği hakkındaki bir kanunda yasama organının gerektiğinde değişiklik
yapabilmesi, hatta o kanunun tümüyle kaldırabilmesi başka bir konudur,
henüz sunulduğu halkoylaması süreci yürümekte olan anayasa değişikliği-
ne ilişkin bir kanunda, hele oy verme işlemi başlamışken değişikliğe gitmek
başka birşeydir. İlkinde seçmenin iradesine bir müdahale sözkonusu değildir.
Tamamlanmış, yürürlüğe girmiş bir anayasa değişikliği, usulüne uygun bi-
çimde, yasama organı tarafından elbette ki değiştirebilir. Fakat sunulduğu,
halkoylamasının sonucu henüz alınmamışken ve üstelik bazı vatandaşlar da
38 Anayasa Mahkemesi’nin E:2007/99, 2007/86,27/11/2007 günlü kararı, Eri-
şim;
http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/KARARLAR/IPTALITIRAZ/K2008/K.2007-86.htm, 7/7/2009.
39 Ergun Özbudun sözkonusu kararda Mahkemece
“yokluk”
müeyyidesine girilme-
mesini uygun gören yazısında şu cümlelere yer vermektedir
.”Türk pozitif anaya-
sa hukukunda yokluk müeyyidesinin var olup olmadığı çok tartışmalıdır. Tek bir kanun
metnine dayanmayan ve büyük ölçüde içtihatlarla oluşan idare hukukunun aksine, yazılı
ve sert bir anayasa sisteminde anayasa normlarının temel kaynağının anayasanın kendisi
olacağı kuşkusuzdur. Ne 1961, ne 1982 anayasaları, Anayasa Mahkemesi’nin yokluk ka-
rarı verebileceği konusunda açık veya dolaylı bir hüküm ihtiva etmektedir. Aksine, iptal
kararlarının geriye yürümemesi, anayasa koyucunun, yokluk müeyyidesini amaçlamadı-
ğı yolunda bir kanıt olarak kabul edilebilir. Anayasanın açıkça tanımadığı bir yetkinin
yorum yoluyla kazanılması mümkün değildir. Anayasa’nın 6’ncı maddesine göre “hiç-
bir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
Erişim
;http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=656332, 26/7/2009