Background Image
Previous Page  221 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 221 / 537 Next Page
Page Background

Halkoylaması

220

tamsayısının 3/5-2/3 aralığında dikkate alınmaktadır. Buna göre bu

süreç içerisinde bahsi geçen üç iradenin açıklanması ile bir kanun yü-

rürlüğe girmektedir. Zorunlu halkoylamasına sunulma aşamasında

Cumhurbaşkanının iradesi bir şekli irade açıklanması olarak görülebi-

lirse de halkoylamasına katılan seçmenlerinin sadece kanunun yürür-

lüğe içingerekli bir ara aşama olarak değerlendirilmesi bizce mümkün

gözükmektedir. Söz konusu üç irade açıklamasının her biri sonuçta

yürürlüğe girecek olan anayasa değişikliğine yönelik kanunun hukuk

aleminde var olması için bir varlık koşuludur ve nihayet halk oylama-

sına sunulmuş ve fakat hakkında oylama yapılmamış olan bir kanun

adayının hukuk aleminde doğmamaış olması nedeniyle üzerinde tek-

rar değişiklik yapılması hukuken olanaklı görünmemektedir.

SONUÇ

Halkoylaması bizim hukukumuzda pek sık başvurulan bir kurum

değildir. Şimdiye kadar sadece 5 defa yapılmış ve bunlardan 2 tanesi

askeri darbeler sonrasında hazırlanan anayasaların göstermelik halkın

onayına sunulması olarak hukuk aleminde varlık kazanmıştır. Bu du-

rumunda bir sonucu olarak halkoylaması kurumu ile ilgili karşılaşılan

hukuksal sorunların çözümlenmesinde fazlaca bir devlet ve öğreti tec-

rübesinin olmadığı açıktır. Bu sonuca 2001 ve sonraki yıllarda yapılan

3 farklı halkoylamasında karşılaşılan aksaklıklara göz atılarak kolayca

varılabilir. Öncelikle vurgulanmalıdır ki; 1982 Anayasasında halkoy-

laması bir kurum olarak düzenlenmemiş sadece belli oylama çoğun-

lukları ile ilintili olarak Cumhurbaşkanının kimi zaman zorunlu kimi

zaman ise ihtiyari olarak başvurabileceği bir hukuksal kavram olarak

belirlenmiştir. Bu kavramın hukuk aleminde somutluk kazanması

3376 sayılı “Anayasa Değişikliğinin Halkoyuna Sunulması Hakkında

Kanun ile olmuştur. Fakat çalışma içeriğinde de vurgulandığı üzere

söz konusu kanun günün koşullarına göre halkoylaması kurumunun

sorunsuz işlemesi ve azami katılımı sağlama açısından yeterli bir dü-

zenleme olarak görülmemektedir. Bu duruma verilebilecek en öncelik-

li örnek halkoylamasına katılmama halinde yaptırım kararı verilmesi

olarak gösterilebilir. Öncelikle bu kanunda günün koşullarına göre

halkoylamasına katılma zorunluluğu hususunun yeniden tartışılması

ve halen halkoylamasında oy kullanmanın bir zorunluluk olarak gö-

rülmesi gerektiği sonucuna varılması halinde bu durumun sağlanabil-