Background Image
Previous Page  237 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 237 / 537 Next Page
Page Background

TMSF’nin Özel Hukuktan Kaynaklı Alacaklarını Tahsilde Yetkisini Aşması Sorunu

236

naklarının dolanlı işlemlerle banka hakim ortakları ve yöneticileri ta-

rafından yapılan muvazaalı işlemlerle boşaltılması halinde, bu işlem-

ler görünüşte bir sözleşmeye dahi dayansa, gerçek mahiyetleri farklı

olduğundan, TMSF’ye bu kısım alacakların 6183 sayılı Kanun’a göre

tahsil yetkisi tanınmasında kanımızca hukuka aykırılık yoktur. Ger-

çektenbn, dolanlı işlemlerle elde edilen bu kısım haksız kazançlar hu-

kuken geçerli sayılabilir bir sözleşmeye dayanmayacağı gibi, bu şek-

lide elde edilen haksız kazançların 4389 sayılı Kanun’da yapılan açık

atıfla 6183 sayılı Kanun dairesinde tahsil edilebilir.

Oysa hiçbir dolanlı işlem olmaksızın batık bir bankadan aradaki

kredi sözleşmesi gereğince kredi kullanan borçlunun bu borcunun bir

sözleşmeden doğduğu açıktır. Dolayısıyla batık bankanın Fona intikal

etmesi ile beraber alacaklı sıfatının kamuya geçmiş olması, bu alacağın

6183 sayılı Kanun’a göre tahsil edilebileceği sonucunu doğurmaya-

caktır. Bir başka değişle, bir sözleşme kaynaklı alacak, eğer 4389 sayılı

Kanun’da sayılan dolanlı bir işlem niteliği taşımıyorsa amme alacağı

niteliği kazanamaz.

Fon’un her türlü alacağının amme alacağı kabul edilmesi halinde

banka kaynaklarının dolanlı işlemlerle kullanılmasında hiçbir dahli ol-

mayan herhangi bir bankadan otomobil ya da ihtiyaç kredisi almış ki-

şilerin de 6183 sayılı Kanun’a göre takip edileceği gibi bir sonuç çıkar.

Bir başka değişle, Fonun her türlü alacağının 6183 sayılı Kanun’a göre

tahsil etmek istenmesi, halen faaliyette olan herhangi bir banka yerine

örneğin İmar Bankası’ndan kullanılan (otomobil, ihtiyaç ya da konut)

kredi nedeniyle borçlu olan ancak banka hakim ortakları ya da bunla-

rın yöneticisi eş ya da çocuğu olmayan herhangi bir kişi ya da şirketi,

dolanlı işlemler yaptığı belirlenen banka hakim ortakları ile aynı kefe-

ye sokmaktadır.

Üstelik bankalara borçlu olan çok sayıda kredi müşterisinin borç

miktarının ihtilaflı olması, bu kişilerin aslında sorumlu bulunmadık-

ları tutarları 6183 sayılı Kanun’a göre ödemek durumunda kalmaları

sonucunu doğurabilir. Gerçekten bir bankanın özellikle faiz hesabını

alacağı sayılır. Bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usu-

lü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

http://www.tmsf.org.tr/documents/

mevzuat/tr/4389BK.pdf