

TBB Dergisi 2012 (101)
Barış BAHÇECİ
241
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Fonun halef olduğu özel hukuk
kaynaklı banka alacakları genellikle kişi ve kurumların herhangi bir
dolanlı işlem yapmaksızın bankalardan çektikleri kredilerden kaynak-
lanmaktadır. Bu alacakların 6183 sayılı Kanun dairesinde tahsil edil-
mek istenmesi halinde Fon, takibe 6183 sayılı Kanun’un 37/2 hükmü
dairesinde başlamaktadır. Düzenlemeye göre:
“Hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş âmme alacakları
Maliye Vekâletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay
içinde ödenir.”
Bu kapsamda bilindiği üzere idare genellikle ihbarname adı veri-
len bir belge ile borçluya borcunu bildirmekte ve ödemesi için bir süre
tanımaktadır. TMSF alacaklarının ödenmesinde özel kanunlarda (4389
ya da 5411) özel bir süre öngörülmediği için, TMSF karar organı olan
Fon Kurulu hazırladığı
“Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Alacaklarının
Takip Ve Tahsiline İlişkin Esas Ve Usuller Hakkında Yönetmelikte”
konuyu
6183 sayılı Kanun’a atıf yaparak düzenlemiştir:
“MADDE 18 –
(1) Kurul tarafından 6183 sayılı Kanun’a göre takip ve
tahsilatı kararlaştırılan ve vadesi belli olmayan alacaklarla ilgili olarak Kurul
kararında belirtilen alacak miktarı üzerinden veya Kurul kararında miktar
belirtilmemişse ilgili birimler tarafından belirlenecek tutar üzerinden 6183
sayılı Kanun’un 37 nci maddesine göre borcun bir ay içerisinde ödenmesi için
borçluya ödemeye çağrı mektubu gönderilir.”
Görüldüğü üzere uygulamada genellikle ihbarname adını taşıyan,
borçluya borcunu, ödeme süresini ve miktarını bildiren belge TMSF
tarafından ödemeye çağrı mektubu olarak tanımlanmış ve ödemeye
çağrı mektubu ile 6183 sayılı Kanun’da öngörülen bir aylık süre içinde
borcun ödenmesinin istenmesi usulü benimsenmiştir. Alacak bu şekil-
de tahakkuk ettirilmekte, tanınan 30 günlük süre içinde borcun öden-
mesi halinde 6183 sayılı Kanun’un 55/1 hükmüne göre, ödeme emri
göndermekte ve cebri icra yoluna geçmektedir:
“Amme alacağını vâdesinde ödemiyenlere, 7 gün içinde borçlarını öde-
meleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir “ödeme emri” ile tebliğ
olunur.”