

TBB Dergisi 2012 (101)
Barış BAHÇECİ
243
gerekmektedir. Bu durumda özünde aynı olan iki işleme karşı iki ayrı
dava görülmekte ve sistem kısır döngü içinde idare mahkemelerini ge-
reksiz yere daha fazla bir dosya yoğunluğu yaratılmaktadır.
Hatta mevzuat gereği trajik bir biçimde borçlu aleyhine doğan
usuli sonuçlar katlanarak büyümektedir. Gönderilen ödemeye çağrı
mektubuna dava açıldıktan sonra, gönderilen ödeme emrine karşı da
dava açılması halinde yaşanan süreç buna örnektir. Gerçekten, öde-
me emrine karşı açılan davanın tevzi edildiği mahkeme, aynı borç için
daha önce gönderilen ödemeye çağrı mektubuna karşı da dava açıl-
mışsa, elindeki dava dosyasını, dosyalar arasında bağlantı olduğunu
gözeterek 2577 sayılı Kanun’un 38/1 hükmüne istinaden, ödemeye
çağrı mektubuna karşı davanın açıldığı mahkemeye gönderilmek üze-
re İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne sevk etmektedir. Sevk işlemleri,
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin bağlantı hakkında vereceği kara-
rın beklenmesi ve dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesi sürecinde
geçen zaman dikkate alındığında ise yürütmeyi durdurma talebi hak-
kında bir karar verilmesi daha da uzamaktadır.
Böylelikle TMSF tarafından gönderilen ödeme emrine karşı 7 gün-
lük dava açma süresi içinde dava açılmış olsa dahi, yürütmenin dur-
durulması hakkında karar verilebilmesi için, dava dosyasının uzun
bir yolculuğa çıkması gerekmekte ve TMSF isterse henüz yürütmenin
durdurulması kararı alınmasına fırsat kalmadan icrai işlemlerini ta-
mamlayabilmektedir. Bu durum özellikle haciz yoluyla ticari faaliyeti
felç edilebilecek borçlular açısından yargıya başvurmayı anlamsızlaş-
tırmakta ve hak arama özgürlüğünü kâğıt üzerinde bırakmaktadır.
Keza aslında aynı konuyu esas alan ödemeye çağrı mektubu ve
ödeme emri için iki ayrı dava açıldığından, TMSF kendisini her iki da-
vada da ayrı ayrı savunmak durumunda kalmakta, özel hukuk kay-
naklı alacak için bu işlemlerin yapılması hukuka aykırı olduğundan
hem ödemeye çağrı mektubu hem de ödeme emri iptal edilmektedir.
Bu iptal kararları gereği davacı vekiline aslında aynı ihtilafa dayalı iki
ayrı dava için iki ayrı vekâlet ücreti doğmakta ve diğer yargılama mas-
rafları ile beraber tüm bu külfet de kamunun sırtına kalmaktadır.