Background Image
Previous Page  348 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 348 / 537 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (101)

Hüsamettin UĞUR

347

nımlar yapılmış, hatta

“şiddet”, “şiddet mağduru”

ve

“şiddet uygulayan”

tanımlarında

“kadın” “aile bireyi”

gibi sınırlayıcı ifadeler yerine

“kişi-

ler”

denilmek suretiyle farklı cinsiyetten olan (eşcinsel v.b.) insanlar

da Kanun kapsamına alınmıştır. Bunun da ötesinde ülkemizde çokça

rastlanan, arkadaşlık, beraberlik teklifini kabul etmedikleri için şiddet

gören,

“tek taraflı ısrarlı takip mağduru”

kimselerin de korunması amaç-

lanmıştır.

2. maddenin (b) bendinde

“Ev içi şiddet”

tanımlanırken

“…aile veya

hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her

türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti”

ifade edeceğinin belir-

tilmesine karşın, aynı maddenin (d) bendinde

“Şiddet”

;

“kişinin, fiziksel,

cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle

sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve

baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal

veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekono-

mik her türlü tutum ve davranış”

olarak tanımlanmıştır. Böylece herhan-

gi bir kimsenin herhangi bir kimseye karşı şiddet kabul edilebilecek

eylemlerine nazaran, aile fertlerinin şiddet olarak kabul edilebilecek

eylemlerinin kapsamı isabetli bir şekilde daha dar tutulmuştur.

Öncelikle evde, aile fertleri arasındaki fiziksel, cinsel, psikolojik ve

ekonomik şiddet hareketlerinin

“meydana gelmesi”

aranmıştır. Dolayı-

sıyla dokunulmazlığı bulunan konutta, devamlı veya büyük ölçüde

birlikte, samimi bir ortamda yaşayan aile bireylerinin, ani gelişen ve

devamlılık arzetmeyen hareketleri, fiziksel, cinsel, psikolojik veya eko-

nomik açıdan zarar vermedikçe veya acı çektirmedikçe

“ev içi şiddet”

olarak kabul edilmemelidir. Ancak bu hareketler -ki ev içi şiddet sa-

yılmayan sözlü tutum ve davranışlardır- aile bireyi olmayan kimseler

tarafından yapılması şiddet olarak değerlendirilebilir.

Kanun’da

“aile içi şiddet”

yerine

“ev içi şiddet”

ifadesinin kullan-

ması ve tanımda

“aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile

mensubu sayılan diğer kişiler”

den söz edilmesi dikkat çekicidir ve isa-

betli olmuştur. Her şeyden önce iki kavram farklıdır. Ev içinde olan

bir şey aile içinde olmayabileceği gibi aile içinde olan her şey de evde

olmayabilir. Buna göre bir evde sürekli veya günü birlik bulunan bir

hizmetli, hastabakıcı, bahçıvan veya öğreticinin o evdeki diğer birey-

lerle olan ilişkisini ev içi şiddet tanımına göre değerlendirmek gerekir.