Background Image
Previous Page  349 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 349 / 537 Next Page
Page Background

Kadın ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddete Karşı 6284 Sayılı Kanunun Getirdikleri

348

Aynı şekilde farklı hanelerde, evlerde kalsalar da aynı aile bireylerinin

birbirlerine karşı bir konuttaki hareketleri de ev içi şiddete göre değer-

lendirilmelidir. Öte yandan ise ister aynı evde, isterse farklı evlerde

otursunlar, aynı aile bireylerinin dışarıda bir yerdeki eylemleri 2. mad-

denin (b) bendindeki

“ev içi şiddet”

kapsamında değil, aynı maddenin

(d) bendinde tanımlanan

“şiddet”

e göre değerlendirilmelidir. Çünkü

aynı aile fertleri de olsa

“ev içi şiddet”

kapsamında sayılmayan, kabul

ve hoş görülebilen eylemleri dışarıda, herkesin içinde kabullenmeleri

beklenemez.

Şiddete Uğrama Tehlikesi veya Şiddet Uygulama İhtimali

AvrupaKonseyi (İstanbul) Sözleşmesi’nde,

“şiddete uğrayan”

lardan

ve

“şiddet mağdurlarının korunması”

ndan söz edilip, bu kapsamda 50.

maddede

“acil ve yerinde müdahale”

unsurlarına yer verilmiş, 51. mad-

dede risk değerlendirmesinin neye göre ve nasıl yapılacağı gösterilmiş

ve dahası 52. maddede

“ani tehlike”

durumlarında şiddet failinin

“ye-

terli bir süre zarfında”

ikametinden uzaklaştırılmasına imkân tanımıştır.

Kanun’da ise

“şiddete uğrama tehlikesi bulunan”

kişiler de kapsama

alınmıştır (m 1). İlk bakışta olumlu gibi görünse de şiddet uygulayan

veya uygulama tehlikesi bulunan kişiler (m. 2-1-g) hakkında önleyici

tedbir kararları (m. 5) verilirken –ki bunların içinde konut dokunul-

mazlığının ihlali ve çalışma hürriyetinin engellenmesine yol açabile-

cek tedbirler de mevcuttur- şiddet uygulama tehlikesi, ihtimali neye

göre belirlenecektir? Failin şiddet uygulayacağı hangi söz veya davra-

nışından çıkarılacaktır? Kolluk görevlisi hangi durumda

“senin şiddet

uygulama ihtimalin var?”

diyerek bir vatandaşı konutundan uzaklaştı-

racak veya yakalayarak konutuna girmesine engel olacaktır? Bu ko-

nuda

“açık, ani, yakın tehlike”

gibi bir unsura, kritere yer verilmemesi,

uygulamada anayasada teminat altına alınan hak ve özgürlüklerin ih-

laline yol açabilecek ve ciddi sorunlar doğuracaktır.

Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde her-

kes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir (m. 7).

Burada ihbarın zorunlu tutulması gerektiği düşünülebilirse de suçu

bildirmeme suçunu düzenleyen TCK’nun 278. maddesinin Anayasa

Mahkemesi’nce iptal edildiği gözetildiğinde (yakın akrabalık duru-

mu cezasızlık hali olarak düzenlenmeden) ihbarın zorunlu tutula-