

Kadın ve Aile Bireylerine Yönelik Şiddete Karşı 6284 Sayılı Kanunun Getirdikleri
356
nülmemelidir. Yukarıda tedbir kararlarının tebliği ve itiraz bahsinde
açıklandığı gibi, Kanun’un 3 ve 4. maddelerinde düzenlenen koruyucu
tedbir kararları niteliği gereği şiddete uğrayan veya şiddete uğrama
tehlikesi bulunan kişilerin korunmasını temin etmeye dairdir. Kendisi-
ne 5. maddedeki yükümlülükler gibi doğrudan bir yükümlülük yükle-
mediğinden, şiddet failinin doğrudan doğruya bu kararın gereklerine
aykırı davranması da mümkün değildir. Zaten 13. madde bir bütün
halinde göz önüne alındığında, tazyik hapsi gerektiren tedbir kararına
aykırı davranışın, 5. madde uyarınca verilen ve muhatabı şiddet faili
olan önleyici tedbir kararı olduğu anlaşılacaktır.
Unutulmamalıdır ki zorlama hapsine tabi tutulan husus, önleyici
koruma kararına aykırı davranmaktır. Bu açıdan şiddet mağduru ile
şiddet uygulayan arasındaki ailevi, sosyal, ekonomik v.b. ilişki ile şid-
detin niteliği dikkate alınarak buna göre en uygun tedbir veya tedbir-
lere karar verilmelidir. Tedbir kararı verilirken, şiddet olayı ve bunu
doğuran (psikolojik, sosyolojik, ekonomik) nedenler iyi analiz edilmeli,
özellikle taraflar aynı ailenin fertleri (karı-koca, kardeş v.b.) ise ailede
sevgi, saygı, birlik ve beraberliğin esas olduğu gözetilip, mağdur kadar
şiddet uygulayan da düşünülerek; muayene ve tedavisinin sağlanma-
sı (m. 5/1-h), hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlanarak,
sonucuna göre öfke kontrolü, stresle başa çıkma, davranışlarını değiş-
tirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılması;
alkol, uyuşturucu gibi madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğu-
nun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi ol-
ması, meslek edinmesine yönelik faaliyetlerde bulunması (m. 15/3)
sağlanmalıdır. Aksi halde sadece şiddet mağduru düşünülerek, hemen
ilk etapta zorlama hapsinin yolunu açacak önleyici koruma kararı ve-
rilmesi, belki de taraflar arasındaki şiddeti daha da tırmandıracaktır.
Gerek tedbir kararı verilmesi, gerekse zorlama hapsinin uygulan-
ması şikâyete bağlı kılınmadığı gibi zorlama hapsine karar vermek ko-
nusunda Hakime takdir yetkisi de tanınmamıştır. Ancak hâkime, ihlal
edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre 1. defada üç gün
ile on gün arasında zorlama hapsine karar vermesi için takdir hakkı
tanınmıştır (m. 13/1). Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tek-
rarında ise, zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır.
Ancak zorlama hapsinin toplam süresi (verilen bir koruma kararına
bağlı olarak) altı ayı geçemeyecektir (m. 13/2).