

TBB Dergisi 2012 (101)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
527
nu’ kabul etmiştir (parag. 171). Bu yasak muamelenin ardından
alınan ikrarın bir sonucu olarak, en önemli delilin bulunduğu yere
gidilmiş, polisin talimatı üzerine başvurucu cesedin bulunduğu
yeri göstermiş (bu olayın görüntüsü çekilmiş) ve böylece başvu-
rucu kendini suçlandırıcı delilin bulunmasına yardımcı olmuştur.
Daha sonra kabul edilen bu delilin ulusal mahkemeler önündeki
yargılama sırasında sunulduğu, incelendiği ve bu delile dayanıl-
dığı ve Bölge Mahkemesinin kararında atıfta bulunulduğuna dair
bir kuşku yoktur (parag. 32 ve 34). Yukarıda anlatılanlara rağmen,
çoğunluk yine de başvurucunun yargılanmasının adil olduğu,
çünkü başvurucunun mahkum edilmesine ve cezalandırılmasına
götüren ‘nedensellik zincirinin kırıldığı’ (parag. 180) sonucuna
varmıştır. Çoğunluğun tespitlerine ve gerekçesine katılmıyoruz.
5. Gözaltına almadan cezalandırmaya kadar, ceza muhakemesi bir-
biriyle bağlantılı organik bir bütün oluşturur. Bir aşamada meyda-
na gelen bir olay, bir başka aşamada ortaya çıkan bir olayı etkiler
ve bazen belirler. Adaletin gerekleri ve şüphelinin mutlak nitelik-
teki insanlıkdışı veya aşağılayıcı muameleye tabi tutulmama hak-
kı, bize göre, soruşturma aşamasında oluşan bir ihlalin olumsuz
sonuçlarının yargılamadan bütünüyle silinmesini gerektir. Bu
yaklaşım, daha önce kural olarak, ceza davasının hazırlanmasın-
da soruşturmanın önemini incelerken, soruşturma aşamasında
elde edilen delillerin yargılamada ele alınacak suçun çerçevesini
belirleyeceğini söyleyen Mahkeme tarafından da teyit edilmiş ve
vurgulanmıştır. Mahkeme, gözaltında bir müdafi ile görüşmenin
kısıtlanmasıyla ilgili
Salduz – Türkiye
kararında, daha sonra verilen
hukuki yardımın ve sonraki yargılamanın çelişmeli olmasının, gö-
zaltında geçen süre içinde meydana gelen kusurları düzeltmeyece-
ğini tespit etmiş ve Sözleşme’nin 6. maddesinin ihlaline karar ver-
miştir.
11
Eğer bir müdafie danışma hakkının ihlali ile ilgili durum
böyle ise, bir şüphelinin insanlıkdışı muameleye tabi tutulmama
hakkının ihlali ve daha sonra böyle bir ihlal sonucu elde edilen
delillerin ceza davasında kabulüyle karşılaşıldığında, aynı gerekçe
tabii ki daha güçlü bir şekilde uygulanır.
11
Salduz v. Turkey
[BD], no. 36391/02, §58, ECHR 2008-…