

Adalet Nedir?
452
sağlanır. Sadece biri ya da diğerinin adil çözüm olduğunu kanıtlamak
mümkün değildir. Bazı koşullar altında biri, diğer koşullar altında öte-
ki adil olabilir. Eğer toplumsal barışın nihai amaç olduğu düşünülürse
ve sadece o zaman, uzlaşmaya dayalı çözüm adil olabilir, fakat barışın
adaleti, sadece görece, yani mutlak olmayan bir adalettir.
X
O halde, bu göreceli adalet felsefesinin etiği nedir? O gerçekten
bir ahlak içerir mi? Görecelilik, ahlakdışı, dahası bazen iddia edildiği
gibi ahlaksızlık değil mi? Görecelilik, ahlaki sorumlulukla uyumsuz
değil mi? Tam tersi! Ahlaki ilkelerin yalnız görece değerler oluştur-
duğu düşüncesi, onların hiçbir şekilde değer oluşturmadığı anlamına
gelmez Bu, sadece tek bir ahlaki sistemin olmadığı, fakat birbirinden
farklı sistemlerin olduğu anlamına gelir ve sonuç olarak, onlar arasın-
da bir tercihte bulunulması gerekir. Bu nedenle görecelilik, bireylere,
kendisi için doğru ve yanlış olanın ne olduğuna karar vermek için zor
bir görev yükler. Elbette bu, insanın tahayyül edebileceği çok ağır bir
sorumluluğu ve hatta en ağır ahlaki sorumluluğu ifade eder. Eğer in-
sanlar bu sorumluluğu taşımak için çok zayıfsa, onlar bu sorumluluğu
taşıma görevini kendi üstlerinde bir otoriteye -bir yönetime ve son ker-
tede Tanrı’ya- yüklerler. İşte o durumda artık seçimleri yoktur. Ahlaki
olarak kendinin efendisi olmaktansa üstün bir gücün verdiği emre ita-
at etmek daha kolaydır. Kişisel sorumluluk korkusu, göreceliliğe karşı
gösterilen tutkulu direncin en güçlü itkilerinden biridir. Görecelilik,
ahlaki olarak daha azı gerektirmesinden dolayı değil, fakat aslında
daha fazlayı gerektirmesinden dolayı reddedilir ve daha da kötüsü,
yanlış yorumlanır.
Göreceli adalet felsefesiyle ilgili olan belirli ahlak ilkesi, hoşgörü
ilkesidir ve bu ilke, diğerlerinin siyasi fikirlerine ve dini inançlarına
karşı, onları kabul etmeksizin, fakat onların özgür olarak ifade edil-
mesini engellemeyerek, anlayışlı olmayı ifade eder. Göreceli bir adalet
felsefesiyle mutlak hoşgörünün övülemeyeceği; sadece barışı garanti
eden ve düzene tabi olanlar arasında güç kullanılmasını engelleyen ve
yasaklayan, ancak fikirlerin barışçıl bir şekilde ifade edilmesini engel-
lemeyen ve yasaklamayan bir kurulu hukuk düzeni içindeki hoşgörü-
nün benimsenmesi akla yatkındır. Hoşgörü, düşünce özgürlüğüdür.