Background Image
Previous Page  450 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 450 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (107)

Hans KELSEN

449

öğretisidir. Bir geometrici bir çizgiyi, ancak uçtaki iki noktası veril-

mişse eşit olarak ikiye bölebilir ve eğer bu iki nokta verilmişse, çiz-

ginin orta noktası, bu iki uç nokta tarafından önceden belirlenmiştir.

Bu sebeple Aristo, bu geometrik yöntemiyle aradığı erdemi sadece iki

kötü(lük)/ahlaksızlık verilmişse bulabilir. Ancak, eğer kötü(lük)lerin

ne olduğunu biliyorsak, erdemlerin de ne olduğunu zaten biliriz, çün-

kü bir erdem, bir ‘kötü’nün karşıtıdır. Eğer sahtekârlık bir kötü(lük)/

ahlaksızlık ise, doğruluk/dürüstlük bir erdemdir. Ve gerçekten de

Aristo, ‘kötü’nün varlığını sorgulamadan kabul etmektedir. O, kendi

döneminin geleneksel ahlak anlayışının ‘kötü (lük) olarak damgala-

dığı şeyleri, kötü(lük) olarak aşikâr kabul etmektedir. Bu da, ölçülü-

lük etiğinin, bir ‘kötü’nün veya ahlaksızlığın ve sonuç olarak ‘iyi’nin

veya ‘erdem’in ne olduğunu tespit etmek olan kendi sorununu sa-

dece çözer gibi yapması anlamına gelmektedir. Zira iyi veya erdem,

kötü(lük) veya ahlaksızlık tarafından içerilmektedir. Bu öğreti, soru-

nun çözümünü başka bir otoriteye, bir toplumsal düzen tarafından

kurulan genel ahlaka veya pozitif hukuka bırakmaktadır. Ölçülülük/

orantılılık ilkesinde kurulu toplumsal düzeni varsaymakla Aristo’nun

etiği, genel ahlakı ve pozitif hukuku meşrulaştırmaktadır. Bu yüzden

aslında, ‘çok fazla’ ya da ‘çok az’ olanı; kötü ya da yanlışın uç nokta-

larını ve böylelikle ‘iyi’ ya da ‘doğru’ olan orta noktayı Aristo’nun fel-

sefesi değil, bu genel ahlak ve pozitif hukuk belirlemektedir. Verili bir

toplumsal düzeni bu şekilde meşrulaştırmanın altında, boş totolojinin

gerçek ve son derece muhafazakâr olan işlevi yatmaktadır ki bunu,

orta nokta formulüne yöneltilen eleştirel analiz ortaya çıkarır.

Adalet meselesine uygulanmasında, orta nokta formulünün toto-

lojik karakteri daha açık bir şekilde görülür. Aristo, adil davranışın,

adaletsizlik yapmakla adaletsizlikten ıstırap çekme arasında bir orta

nokta olduğunu söyler, çünkü (ona göre) ilki çok fazlaya sahip olmak

anlamına gelirken, ikincisi çok aza sahip olmak demektir. Bu noktada,

erdemin iki kötü arasındaki orta nokta olduğu yönündeki formülas-

yon, sadece bir söylem şekli olarak bile faydasızdır, zira yapılan ada-

letsizlikle ıstırap duyulan adaletsizlik, iki farklı ‘kötü’lük değildir; on-

lar tek bir kötülüktür ve adalet açıkça onların tam tersidir. Belirleyici

soru olan adaletsizlik nedir, bu formülasyon tarafından cevaplandı-

rılmamaktadır. Onun yerine, cevap konusunda varsayımda bulunul-

makta ve Aristo, kendi zamanında var olan ahlak ve hukuk düzenine