Background Image
Previous Page  448 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 448 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (107)

Hans KELSEN

447

başkalarına kendine davranılmasını istemediğin şekilde davranma’

olan altın kuraldır. Herkesin, başkalarının kendisine yapmasını istedi-

ği şey, haz ve yapmasını istemediği şey de acı vermesidir. Bu nedenle

altın kural şu norma eşittir: “Başkalarına haz ver, acı verme.” Ancak,

başkasına acı vermenin, birinin zevki olduğu sıklıkla vuku bulmakta-

dır. Eğer bu altın kuralın ihlali ise, o halde şu soru ortaya çıkmaktadır:

“Böyle bir ihlali mümkün olduğu ölçüde önlemek için, ihlal edene ne

yapılmalıdır?” Bu, adalete ilişkin bir sorudur. Eğer, hiç kimse başka-

sına acı vermeyecek olsaydı, adalet diye bir sorun da olmazdı. Eğer

ihlal durumlarına uygulanacak olursa, altın kuralın abes bir sonuca

götürmesi gerektiği açıktır: çünkü hiç kimse, bir suç bile işlese, ceza-

landırılmak istemez. Bundan ötürü altın kurala göre, hiç kimse suç

işlememelidir. Bir kimse, diğerleri kendine yalan söylediğinde hiç de

umursamayabilir, zira o, doğru ya da yanlış kendini doğruyu bulacak

ve yine kendini yalancıdan koruyacak kadar akıllı sanmaktadır. O za-

man, altın kurala göre bu kimse yalan söyleyebilecektir. Lafzıyla ele

alındığında altın kural, ahlakın ve hukukun ortadan kaldırılmasıyla

sonuçlanır. Ancak onun amacının, toplumsal düzenin ortadan kaldırıl-

ması değil, tersine sürdürülmesi olduğu açıktır. Eğer amacına uygun

olarak yorumlanırsa altın kural, bu kuralın sözcüklerinin iddia ettiği

gibi, doğru davranışın (insanların doğru davranışı, diğerlerinden bek-

lediği davranış) sadece öznel ölçüt belirlememelidir; böyle bir ölçüt,

herhangi bir toplumsal düzenle bağdaşmaz. Altın kural nesnel bir kıs-

tas göstermelidir. Onun doğru anlamı: “Diğerlerine, diğerlerinin sana

davranması gerektiği gibi davran.” Ancak onlar nasıl davranmalı? Bu,

adalete ilişkin bir sorudur. Bu soruya cevap altın kural tarafından ve-

rilmez, fakat varsayılır; cevap, adil veya gayri adil, kurulu bir toplum-

sal düzen tarafından verilir.

VI

Altın kuralın sözcüklerinde ima edilen doğru davranışın öznel

ölçütü yerine, nesnel ölçüt getirilirse, yani eğer altın kuralın anlamı,

her bir birey, diğerlerine, diğerlerinin kendine davranması gerektiği

gibi davranmalı, olursa, o halde bu kural şu ilkeye eşittir: “Toplumsal

düzenin genel normlarına uygun davran.” Bu şekilde yorumlanan al-

tın kuralın, Alman filozof Immanuel Kant’ın ahlak felsefesinin zorun-