Background Image
Previous Page  473 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 473 / 505 Next Page
Page Background

Yargıtay Kararları

472

1976, s. 707). Kanun koyucunun dava açmayı kısa sürelerle sınırlandırma-

sındaki amaç, yapılan haber dolayısıyla uzun zamanaşımı süreleri boyun-

ca basının cezalandırılma baskısı altında kalmasının engellenmesidir. Dava

açma süresinin getirilmesindeki temel amacın bu olmasına karşılık, dava

açma süresinin başlangıcı yönünden Kanunun 26/2. maddesi ile getirilen ve

dava açma süresini zamanaşımı süresine kadar uzatan norm, basın suçları-

nın kısa dava açma sürelerine tabi tutulması ilkesiyle bağdaşmamakta oluşu

nedeniyle eleştirilmektedir. (İhsan BAŞTÜRK: Basın Kanununda Kimlik

Açıklama Yasağına Aykırılık Suçu, TBB Dergisi, Ocak-Şubat 2010, Sayı 86,

s. 159.) Sonuç olarak, Basın Kanununun getirdiği sürelerin mutlak süreler

olmadığı, istisnalarını -hem de yoğun biçimde- kendi içinde barındırdığı gö-

rülmektedir.

Belirtilen dava açma süresinin ‘hak düşürücü süre’ niteliğinde olduğu

hem doktrinde hem de Yüksek Yargıtay kararlarında kabul edilmekte (Yar-

gıtay 4. CD’nin 28.11.2007 tarihli ve 2007/7328 E.-2007/10102 K. sayılı ve

yine 04.03.2009 tarihli ve 2008/20551 E. 2009/3996 sayılı kararları gibi…)

ve bu süreler içinde kamu davasının açılması zorunluluğu ise ‘yargılama

şartı’ olarak görülmektedir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 03.12.2008 tarihli ve

2007/5669 E. ve 2008/21602 K. sayılı ve 13.05.2009 tarihli ve 2007/11100 E.

ve 2009/9266 K. sayılı kararları).

7. CMK ve Basın Kanunundaki Normların İlişkisi

5237 sayılı CMK’nın usul kanunu olması nedeniyle derhal yürürlüğe

girmesi söz konusudur. Diğer taraftan, Basın Kanunu’nun 26. maddesi de

özel kanunda yer alan bir usul hükmüdür. Dolayısıyla, hukuki sorunun kay-

nağı, genel kanun niteliğindeki CMK ile özel kanun olan Basın Kanununun

aynı konuda farklı düzenlemeler getirmekte oluşudur.

Gerçekten de yasa koyucu 2004 yılında 1412 sayılı CMUK’nın yürür-

lükte bulunduğu dönemde yasalaştırdığı Basın Kanunu’nun 26. maddesi ile

basın yolu ile işlenen suçlar ve Basın Kanununda düzenlenen suçlar bakımın-

dan değindiğimiz düşünceden hareketle dava açmayı hak düşürücü süreye

tabi tutmuştur. Bundan bir yıl sonra yürürlüğe koyduğu CMK 175/1. mad-

desi ile de; ‘iddianamenin kabulüyle kamu davasının açılmış olacağı’ kuralını

getirmiştir. Kanun koyucunun bir yıl ara ile yaptığı bu iki ayrı yasal düzenle-

mede farklı düşüncelerle hareket ettiğinin kabulü zorunludur.