

TBB Dergisi 2013 (108)
Hilmi ŞEKER
333
13. Son İBK’nın Yönettiği Algı / Direnci Kırılan Gerekçe:
Gerekçe yakın zamanda deneyimlerin piri İBK aracılığıyla siste-
mi etkileme ve biçimlendirme imkanı yakalamakla birlikte, yakalanan
fırsatın biçim ve öz açısından taşıdığı sorunlar, gerekçe düzeni adına
filizlenen umut ve heyecanı boşa çıkardı.
Özellikle yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizinde,
kararın yerel kamu düzeniyle uyumunun sınanmasına katkı sunan ge-
rekçelerin, tenfiz koşulu olmaktan çıkarılması
36
, etik ilişkilerin üzerin-
de yükseldiği, yürüdüğü zemini gerekli gören anlayışı sükutu hayale
uğrattı.
Bu kararla eş zamanlı olarak yabancı bir hükmün gerekçesiz olsa
da hukuk dizgesi ve pratiğine eklemlenerek etki ve sonuç doğurma-
sı mümkün oldu. Böylelikle, kararın savunma hakkı, çelişmeli yargı,
36
YİBBGK 10.02.2012 T.,2010/1 E., 2012/1 K.; “Yabancı mahkeme kararlarının salt
gerekçesinin bulunmamasının kesinleşmiş yabancı mahkeme kararlarının tenfizi-
ne engel olmayacağı ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça ay-
kırılık sayılmayacağı...” RG.20.09.2012 T.28417 S. mevzubahis bu karar; normlar
hiyerarşisinin tepeden tırnağa ödev addettiği gerekçelendirmeyi ve nedenlerine
adeta meydan okuyan ve onu reddeden bir bakış açısına sahiptir. Gerekçe yerel
ve Avrupa kamu düzeninin oluşturduğu haklar setine ima yoluyla kazandırılmış
önemli bir araçtır. Yargıcın karar, eylem ve özneyle girdiği etik ilişki üzerine çok
sözü olan gerekçenin cılız gerekçelere dayanarak etik bir ödev olmaktan çıkarılma-
sı doğru olmamıştır. İçtihat bir bütün olarak gerekçe kamu düzeni ile işler hukuk
düzeni arasındaki bağı doğru bir yerden okumayı denemediği gibi, gerekçe hakkı
ile yükümlülüğü üzerine epey söz söyledikten sonra, gerekçeyi milletlerarası özel
hukukun kaygısı olmaktan çıkarması bir iç çelişkidir. Bu çelişki gerekçe üzerine
söylenenleri çatıştırarak deneyimi özünde içeriksiz kılmıştır. Öte yandan, gerek-
çeyi araştıran ve okuyan eserleri görmezden gelerek literatürün gerekçe bağlamlı
söyledikleriyle özel hukuk ilişkisini okumaya çalıştığı gibi, gerekçeli kararı sınırlı
ve dar bir yerden algılayarak, gerekçesiz bir yabancı mahkeme kararına istinaden
kamu düzeninin yabancı bir ilamda aradıklarını nasıl bulacağını da izahtan vares-
te tutmuştur. Bu gerekçenin aktüel içeriği görev ve tutumunu işlevselliğini hafife
alan teğet bir bakış açısıdır. Savunma hakkı, açık hüküm, açık yargılama ve dolay-
sız gerekçe biçimleri ile gerekçe hakkı arasında doğru bir ilişki kurup bu hakkın
gelişerek serpildiğini görmeden gerekçenin gereksizliğine hükmetmesi, bağlayıcı
bu içtihadın gücünü öz bakımından tartışmalı kılmıştır. Erga Omnes etkisi olan
ve neredeyse yasama ile özdeşleşen bu etkinliğin etrafını yeterince taramaması,
tabanının geniş tutmaması, gerekçe kültürünün henüz uç verdiği bir coğrafyada
gerekçenin gelişme niyetine vurulmuş ciddi bir kettir. Oysa AİHS ‘i yorumlayan
Strasbourg Mahkeme’si çokça kararı ile gerekçenin kanun yolu ve savunma hak-
kının etkili ve verimli şekilde kullanılması için kesin ve kararlı bir tutum sergile-
yerek gerekçe hukukunun kurumsallaşması için ciddi bir çaba sarf etmektedir.
Sözleşmeye bağlılığını ilan eden devletin yargı üzerinden bu düşünceyi tasfiye
etmesi, etik ilişkinin gerekçesizlikler üzerinden ciddi bir darbe alarak değerlerle
ilerlemesini önleyeceğine karine oluşturmaktadır.