

TBB Dergisi 2013 (108)
Hilmi ŞEKER
337
Gerekçe kendisini lekeleyecek, gözden düşürecek, zehirleyecek
verimsiz kılacak olanla arasına mesafe koyarak genetiğiyle oynanma-
sına izin vermez. Geçmişe özlem duymayı, politika ve ideolojiyle bü-
tünleşmeyi, sırlarla içli dışlı olmayı, fetişlerin kavramları tahrip, talan
etmesini yasaklar. Bunda diretmenin yaratacağı felaketin altını ısrarla
çizmeyi ve nefesi yettiğince anlatmayı ihmal etmez.
Kürsünün etik ilişkinin üzerinde yükseldiği bu temeli örselemek-
ten, tahrip etmekten uzaklaşmalıdır. Hukuku eğip bükmeyi, sufle ge-
rekçelerle eylemeyi, ideolojik, romantik nostaljik, politik gerekçelerle
ilişkiyi aklı başında bir hükmün reddetmesi gerekir. Yargılama etik
bir pozisyon almayı gerektirir. Dışarıyla bağını koparmaz ancak kendi
gerçekliği içinde, kendine has dil ve söylemiyle gerçekle ilişki kurar.
Bundan ötesine geçmeyi, gayri etik ve meşru bir eksene oturmayı, bu-
radan yargılamayı reddeder.
Siyasetin kılıf gerekçelerle dizayn edilmesi, seçim hukukunun
meşru siyaseti olmadık dayanaklarla ötekileştirmesi, sokağın sözde
gerekçelerle siyasetin dışında bırakılması, memleketin yabancısı olma-
dığı, uygulamanın yabancısı olmadığı bir davranış modelidir. Hük-
mün toplumsal barışı zorlayan, siyasetin her türüne dünyayı dar eden,
katılımı önleyen, bireysel barışa duyarsız, günlük kaygıdan uzak, he-
yecanla oturan zararla kalkan, tahrik, tazyik eden, hakikatle çelişen ge-
rekçelere uzak durması gerekir. Gerekçe, tarih yazmayı, dini sömür-
meyi, edebiyat yapmayı, etnik rüyaya yatmayı, biyografik aidiyetlere
referans olmaktan kaçınmalıdır.
Gerekçe günlük kaygıya hepten uzak kalmaz, kaygılara duyarlıdır
ancak kaygıdan hareketle hükmünü zehirlemekten kaçınır.
Dil, din, ırk gibi öznel parametreler üzerinden olup biteni yönet-
mek, hukuk yapmak toplumu bu yolla kuşatmak, sözde hukukla top-
lumu iğfal etmek, miadı dolmuş ve tutunamayan zorba, totaliter, tekçi
ve homojen tutkusu zirve yapan, kibirli, ötekileştiren, tahammülsüz
gerekçenin işidir. Böyle bir gerekçe, yargının misyonuna, insani dert,
kederlere ve çözümlere yabancıdır. Kendi dünyasıyla bağını koparan
bu gerekçe, değerlerle oturmaz etik ekseninden uzaklaşır. İnsani so-
runlara duyarsızlaşır, kabul edilebilirliği zayıf yapı ve felsefesiyle biri-
ken devasa sorunlara kalıcı bir çözüm bulmayı dert olmaktan çıkarır.