Background Image
Previous Page  442 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 442 / 533 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (111)

Berat Lale AKKUTAY

441

dir. Zira Konsey kararlarının doğrudan denetimi meselesi, uluslarara-

sı andlaşmaların iç hukuklardaki yeri çerçevesinde değerlendirilebilir.

Bu çalışmanın konusu bakımından böyle bir incelemeye girilmeye-

cektir ancak bu durum en azından Türkiye bakımından şu şekilde

örneklendirilebilir; BM Adlaşması’nın 25. Maddesi, üye devletlerin

Konsey kararlarını uygulama yükümünden söz eder. Bu kararların na-

sıl uygulanacağı ya da bu kararlara karşı ulusal mahkemelerde dava

açılıp açılamayacağı konusunu düzenlenemez. Türkiye Cumhuriyeti

Anayasası’nın 90/5. maddesine göre, usulüne göre yürürlüğe girmiş

uluslararası andlaşmalar kanun hükmündedir ancak temel hak ve öz-

gürlüklere ilişkin uluslararası andlaşmalar kanunların üstündedir. BM

Andlaşması’nın 103. Maddesi, bu Andlaşma’nın üye devletlerin tarafı

olduğu diğer tüm andlaşmalardan üstün olduğunu ifade etmektedir.

O halde BM Andlaşması, kendi ifadesine göre, örneğin Avrupa İnsan

Hakları Sözleşmesi’nden üstündür. Anayasa’ya göre ise Sözleşme, BM

Andlaşması’ndan üstündür. Anayasa’nın bu hükmünden anlaşıldığı

kadarıyla, Türk hukuk düzeninde temel hak ve özgürlükleri ihlal eden

bir uluslararası andlaşma yükümünün uygulanmaması gerekmekte-

dir. Eğer uygulanıyorsa da, bu yükümlülüğü getiren kararın, iç hukuk

düzenlemesine dönüştükten sonra yargısal denetiminin yapılabilme-

si gerekir. Uluslararası andlaşmaların anayasaya aykırılığı sebebiyle

Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Bununla birlikte, Danıştay’ın

da ifade ettiği üzere, BM Andlaşmasından kaynaklanan bir yükümlü-

lüğü yerine getirmek üzere kabul edilen bir Bakanlar Kurulu Kararı,

bir idari işlem olduğu için, bu kararın, idari yargıda hukuka uygunluk

denetimine tabidir. Bu örnek, ulusal hukuk sistemlerinde, ekonomik

yaptırımlara ilişkin Konsey kararlarının, doğrudan yargısal deneti-

minin son derece karmaşık iç hukuk-uluslararası hukuk ilişkileri tar-

tışmasını beraberinde getireceğini göstermektedir. Bu sebeple ulusal

mahkemelerin bu tür tartışmalara girmekten kaçınarak, bu kararları

uygulamak üzere kabul edilen iç hukuk düzenlemelerini anayasal

normlar ya da ilkeler çerçevesinde denetlemeleri daha işlevseldir.

Topluluk/Birlik hukuku bakımından yargısal denetim ise daha

somut verilere dayanmaktadır. AT İlk Derece Mahkemesi AT tüzüğü

çerçevesinde olsa dahi ekonomik yaptırım kararlarını

jus cogens

norm-

lar ışığında dolaylı olarak denetlediğini belirtmiştir. Daha da önemlisi

uluslararası hukukta kapsamı üzerinde uzlaşılamayan

jus cogens

ku-

rallara ilişkin bir değerlendirme yapmış ve mülkiyet hakkını bu kap-