

Neoliberalizmde Devlet ve Kamusal Alan Üzerine Bir Bakış
114
Devletin kamusal alan dışındaki muhataplarına dayanarak “top-
lumsal kararlar” vermeye başlaması meşru hareket etmediğini göster-
mektedir; ancak meşruiyet sorununun olduğu, öncelikle yurttaşlarca
fark edilmelidir. Ekonomik gelişmelerle paralel olarak ortaya çıkan
katı bireycilik, sosyal algı üzerinde de etkili olmuş ve toplumsal değer-
lerin soyutlanmaya başlamasına neden olmuştur. Bu durum içindeki
bireyin katılımcı olmaktan uzaklaşması, sistemin ekonominin istediği
biçimde gelişmesi sonucunu doğurmuştur. Oysa bu çalışmanın çeşitli
bölümlerinde üzerinde durulduğu gibi ekonomik ve siyasal sistemler
beraber fakat ayrı kollardan ilerlerler ve siyasal sistemin “katılımcıla-
rı” eliyle geliştirilmesi gerekmektedir ki devlet ve güç sahibi grupların
çıkar dengelerine göre toplumun şekillendirilmesine son verilebilsin.
Bireylerin aktif birer yurttaş haline gelebilmeleri için ise kültürel bir
değişimin olması gerektiği söylenebilecektir..
Medya ise işlevinden uzaklaştığı ölçüde meşruiyetini kaybetmeye
başlamaktadır. Haber alma hakkı düşünce ve ifade özgürlüğü için de
zorunludur ve bireylerin katılımcı birer yurttaş haline gelebilmeleri
için medyanın rolü önemlidir. Ancak medyadaki tekelleşme ve eko-
nomi odaklı yayıncılık kamusallıktan uzaklaşılmasına ve haber alma
hakkının sağlıklı bir biçimde kullanılamamasına neden olmaktadır.
Kamusal alan ile devlet arasında önemli bir köprü olan sivil top-
lum kuruluşları da ancak kendi içinde demokratik olup toplumsal-
lığa yöneldiğinde, bu işlevini yerine getirebilmektedir. Sivil toplum
kuruluşlarının kendi içindeki işleyişinin baskıcı ve kapalı olması ya
da amaçlarının kamu yararından uzaklaşması; bu kuruluşları, tek tip
kişilik yaratmaya yönelen ve bireyin hem özel hem kamusal hayatını
tahakküm altına alan bir yapı haline getirecektir
Demokrasinin sağlanabilmesi için gerekli olan kamusal alan özel-
likle idarenin keyfilikten arındırılması amacı taşımaktadır. Dolayısıyla
devletin eylem ve işlemlerinin toplum tarafından bilinir hale gelmesi,
yurttaşların bilgi edinme hakkının olması ve toplantıların aleniliği,
kamusal alanın sağlıklı işleyişi ile doğrudan ilintilidir. Bu koşulların
sağlanmasındaki amacın kamusal alanın işlevsellik kazanması oldu-
ğu kabul edilmeli ve düzenlemeler bu anlayışla yapılmalıdır, zira ka-
musal alan denetim işlevi görür; uzaktan onay mekanizması değildir.
Kamusal alanın çöküş sürecinde bu alanın gerekli olup olmadığı
sorusu gündeme sıkça gelmektedir. Neo-liberal dönemde ortaya çı-